head
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
head /hˈeəɹi/
1. baş, başta olan
2. başa ait. head sea (den.), baş denizleri, önden gelen dalgalar.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
head /hˈeɪti/
1. başta olmak, birinci olmak, önde gelmek
2. lider (başkan, reis, önder, şef) olmak
3. (den.), dümen kırmak, yönelmek, yöneltmek
4. baş koymak, baş yapmak
5. başını kesmek, buda- (mak.) (ağaç)
6. baş olmak, başına geçmek
7. başa koymak, başına geçirmek
8. olgunlaşmak, yetişmek (tahıl)
9. üstünlük sağlamak, geçmek
10. başı çevrili olmak, başı bir tarafa doğru olmak
11. baş bağlamak, baş vermek (lahana, turp) head for (bir hedefe) doğru gitmek, yönelmek. head off yolunu kesmek. head up (k.dili.) başkanlık etmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
head /hˈeəspɹɪŋ/
1. (çoğ.) heads) baş, kafa
2. kelle
3. reis, şef
4. baş yer, baş taraf, ön taraf
5. ekin başı, başak
6. madde, fıkra
7. kaynak, su başı, menba, pınar başı
8. zirve, şahika, doruk
9. akıl
10. manşet
11. konu
12. madeni paranın resimli yüzü (tura)
13. göbek
14. bira köpüğü
15. birikmiş basınç
16. enerji sağlanan suyun düşme yüksekliği
17. (coğr.) burun
18. (den.) seren yakası
19. (den.), yüznumara
20. pruva
21. (A.B.D.), (argo) esrar düşkünü
22. (çoğ.) head) baş: fifty head of cattle elli baş sığır. head and shoulders above çok daha iyi. Heads (I.) win, tails you lose Ne olursa olsun ben kazanacağım, sen kaybedeceksin. head money adam başına verilen vergi
23. bir düşmanın kellesinin getirilmesi karşılığında verilen para. head of steam buhar basıncı
24. (k.dili.) şevk, gayret, hırs. Heads or tails? Yazı mı tura mı? head over heels tepetaklak perende atma
25. adamakıllı. head over heels in love sırılsıklam âşık. head shop hipilere tütsü ve renkli afişler gibi eşya satan dükkân. head tone (müz.) kafasesi. Heads up! (A.B.D.), (k.dili.) Dikkat! Yukarıya dikkat! head wind (den.) pruva rüzgârı. a crowned head kral
26. kraliçe. bring to head karar noktasına getirmek, meydana çıkarmak, buhrana sebep olmak. from head to foot baştan başa, baştan ayağa, tepeden tırnağa kadar. give a horse his head dizginleri boşaltmak. go to one's head başını döndürmek, aklını başından almak
27. burnu büyümek. hang veya hide one's head utanmak, başını önüne eğmek. (I.) can't make head or tail of it Hiç bir şey anlayamıyorum. It cost him his head Hayatına (mal.) oldu. keep one's head soğukkanlılığını muhafaza etmek, kendine hâkim olmak. keep one's head above water yüzer durumda tutmak
28. borca girmemek, ayağını yorganına göre uzatmak .Iose one's head kendinden geçmek, aklı başından gitmek, şaşırmak
29. boynu vurulmak. make head against güçlükler karşısında ilerlemek. off one's head, out of one's head (k.dili.) deli, çıldırmış zıvanadan çıkmış, kaçık. over one's head anlaması zor
30. yapabileceğinin üstünde
31. daha yüksek bir makama (baş vurma) put their heads together baş başa verip düşünmek. put something out of one's head unutmak veya unutturmak. rocks veya holes in the head (argo) delilik, çatlaklık. take it into one's head aklına koymak, tasarlamak. talk one's head off bir kimsenin kafasım şişirmek. the crown of the head başın tepesi. The song runs in my head şarkı aklıma takıldı. turn one's head överek gururlan- dırmak. under the head of başlığı altında, maddesinde. yell one's head off şiddetle ve durmadan azarlamak .
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
head
baş
kafa
baş
baş taraf
akıl
beyin
kafa
lider
başkan
baş
üst kısım
ön taraf
baş
metal paranın resimli yüzü
tura
su
buhar basıncı
başında olmak
başı çekmek
sorumlu olmak
yönetmek
baş olmak
bir yöne doğru hareket etmek ya da ettirmek
(topa) kafa vurmak