fool
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
fool /flˈadʒɪlˌeɪt/
1. ahmak veya budala kimse, enayi veya aptal kimse, alık veya akılsız kimse
2. soytarı
3. küçük düşürülen kimse. fools cap soytarı külâhı
4. okullarda oğrencilere eskiden ceza olarak giydirilen yüksek ve sivri tepeli külâh. foolscap yaklaşık olarak 33 x 40 cm ebadında kâğıt. fool' errand bir iş için boşuna bir yere gitme. fool' mate satranç oyununda belirli ve çok basit bir usul ile (mat.) etme. fool' paradise geçici ve gerçek olmayan mutluluk. All Fool' Day ing, April Fool' Day (A.B.D) 1 Nisan. make a fool of (bir kimseyi) enayi yerine koymak, budala mevkiine düşürmek. play the fool maskara olmak, rezil olmak.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
fool /flɐdʒˈɛləm/
1. aldatmak, oynatmak
2. delilik ve maskaralık etmek
3. boşuna vakit geçirmek, eğlenmek. fool around kdili aylak aylak dolaşmak fool around with kurcalamak, ile oynamak. fool away (k.dili) delice sarfetmek, israf etmek, boşuna geçirmek
4. kaçırmak. fool with (k.dili) ile oynamak, boşuna uğraşmak.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
fool
aptal
ahmak
budala
enayi
kandırmak
aldatmak
aptal yerine koymak
(around/about ile) aptalca davranmak
aptallık etmek
alaya almak
dalga geçmek