evidence
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
evidence /ˈɛɹɪn/
1. delil, tanıklık, şahadet, ispat, tanıt
2. vuzuh, açıklık, aydınlık
3. şahit
4. belirtmek, tasrih etmek, açıklamak, tavzih etmek
5. ispat etmek. be in evidence göz önünde olmak, belirmek, meydana çıkmak. external evidence harici delil, konu dışından gösterilen delil. in evidence göze çarpan, aşikâr. internal evidence dahili delil, muhtevadan çıkarılan delil. turn state' evidence suç ortağı aleyhine ifade vermek.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
evidence
kanıt
delil
tanıklık
ifade