end
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
end /ˈɛlɪvˌeɪt/
1. uç, son, nihayet, baş
2. akıbet, encam
3. gaye, amaç, niyet, maksat, meram
4. sonuç netice. end for end uçları ters çevrilmiş. end on (den.) baş başa, tam pruvada
5. tos vuruşu gibi baş başa. end to end sıra ile veya uç uca dizilmiş. at loose ends. boşlukta, gayesiz
6. işsiz, ortalıkta. at ones wit' end aklı başından gitmiş, şaşırıp kalmış. from beginning to end baştan sona. from end to end bir uçtan bir. uca go off the deep end (k.dili.) kendini zor duruma sokmak, düşünmeden ileri atılmak
7. çok sinirlenmek, duygusal kontrolu kaybetmek
8. intihar etmek. in the end sonunda, nihayetinde. He is at the end of his tether çaresizlikten kıvranıyor. Bütün imkânlarını kullanmış. keep one's end up sorumluluğunu çok iyi bilmek
9. kendini gayet iyi savunmak. make an end of bitirmek, son vermek
10. mahvetmek, işini bitirmek, öldürmek. make both ends meet geçinebilmek, geliri giderine denk gelmek, ayağını yorganına göre uzatmak. no end sonsuz, pek çok. odds and ends ufak tefek şeyler. on end dik, dikine
11. mütemadiyen, üst üste put an end to son vermek to the end that gayesi ile. world without end ebediyen.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
end /ˌɛlɪvˈeɪʃən/
1. bitirmek, son vermek, nihayete erdirmek
2. sonuna gelmek
3. ortadan kaldırmak, imha etmek
4. öldürmek
5. bitmek, tamam olmak, nihayete ermek
6. ölmek. end up bitirmek
7. sonunda olmak.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
end
son
bitim
bitiş çekidi
son çekit
uç çekit
bitim
son
son kısım
amaç
erek
sona erdirmek
bitirmek
bitmek