Tur
Türkiye Türkchisi – Tatarche Lughet (Ganiyev, 1998)
tur
I и. 1) тур, ил гизү, әйләнеп сәяхәт итү; 2) тур, спорт ярышларының бер тапкыры
turII и. зоол. тур (кәҗәсыман тау хайваны)
Azarbayjan Türkchisining Izahliq Lughiti (Orucovun, 2006)
tur
is. [fr.] Yarış zamanı idman tədbirinin müəyyən bir hissəsinin başa çatdığı dövr, mərhələ.
Azarbayjan Türkchisining Sinonimler Lughiti (Çakıroğlu, 2013)
tur
I. dövrə
{devir}
II. səbət
{sepet (kamıştan örülmüş)}
Pamukkale Azarbayjan Türkchisi - Türkiye Türkchisi (A.D.T.ningki)
tur
tur
Özbekche—In'gilische Lughet (Dirks, 2005)
tur
1: kind, type, sort; species, variety; manner. shu ~da in this manner.
2: (Russian) turn.Tur tog'i geo.Mt. Sinai.
Qirghizche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Yudahin)
tur
. 1. ayakta durmak. ayağa kalkmak; men erte turdum: ben erken kalktım; bul tura tursun: şimdilik bunu bırakalım da (başka işle meşgul olalım); tura tur!: dur, bir parça ekle!; bilip turup, caşırat: bildiği halde saklıyor; örüp turup, körbödüm deyt: gördüğü halde görmedim diyor; muzari sık olarak turamın, turasıñ, turat şekilleri yerine: turumun, turusuñ, turu şekillerinde bulunmaktadır (bk. catırı cat- ııı, 5 maddesinde), 2. bulunmak, ikamet etmek, oturmak(yaşamak); sen karakoldo turasıñ: sen karakolda oturuyorsun; 3. değmek (değerinde olmak) kança turat: değri nedir? kaça!; turğan narkı: maliyet fiyatı; 4. hizmette bulunmak, ücretle çalışmak; bayğa tuğran: zenginin yanında çalışmış; 5. (önde gelen ğanı şekille yahut datif kılığındaki iş ismi ile) niyet edilmek; hemen hemen vukua gelmek veya getirmek üzere bulunmak ; kün caağanı turat: yağmur yağacak gibi duruyor, neredeyse yağmur yağacak; ketkeni turat: gitmek üzere bulunuyor; bergeni turat: vermek niyetindedir, şimdi verecek; ceñesi turat ketüügö folk: yengesi (bk. ceñe) gitmeye hazırlanıyor; 6. (mak, sun yahut gay şekillerinde) yalnız o değil, hatta…; mınday tursun: şöyle dursun… yalnız o değil hatta…; külküm gelmek turğay, uyaldım: gülmek nerde, utandım; al, işti oñomok tursun, arkta keltirgen: işi düzeltmek şöyle dursun, büsbütün berbat etmiş; el taramak dursun, öböyüp catat: halk dağıtmak şöyle dursun, çoğaltmaktadır; almak turğay körbögön: almak şöyle dursun, görmemiş bile; al turğay yahut al turmak yahut al tursun: şöyle dursun…; 7. turbaybı!: bu değil mi; işte bu ya!; kelgen turbaybı! işte o geldi ya! kırgızca süylöyt turbaybı!: kırgızca konuşmuyor mu!: kırgızca konuşuyor ya; bala boydon turbaysıñbı!: sen küçük bir çocuksun ya!; 8. eki turbay bir beken-: bunlar iki türlü nesne olmayıp, aynı şeyler mi sanıyorsun!; 9. tura artık; bulu bar tura: parası var ya!; kelgen tura: geldi ya; 10. lakayıt kalmak; kantip tursun!: nasıl lakayit kalsın!; 11. barıp turğan: en mükemmel ; ala (bk. ör. cer ı); 12. yardımcı fiil sıfatıyla işin sürekliliğini ve devamını gösterir: sözülüp turat: uzayıp çekiliyor (mes. lastik); cey turalı: şimdilik yiyelim; elip tur: bazan uğra (bunu adet edin!); uyku geip turat: uykum geliyor; 13. teşekkül etmek; beş kişiden turğan komissiya: beş kişiden teşekkül eden komisyon.
Yaqutche—In'gilische Lughet (Straughn, 2006)
tur-
v. to stand; -an tur- conv. to do something continuously, over a long period of time; -a (-ıı) tur- conv. to do something suddenly, quickly, immediately