ık
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
ık-
v, 1. (hayvanlar hakkında): rüzgardan kaçınmak için onun estiği tarafa gitmek; fena havadan barınmak; cılkı (yahut koy) ığıp ketti : atlar (yahut koyunlan) rüzgardan sakınarak, kuytu yere sığındılar; camğırdan ıkkan kulunday: yağmurdan kaçan tay gibi; 2. (ot hakkında) yatmak, iğilmek; çöp ığıp kaldı : ot yattı; 3. mec. ödü kopmak; ığıp kaldı: korkuttu, kuyruğunu kıstı.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
ık
ı, 1. sağlam; dayanıklı: 2. besleyici; mugaddi.
ıı= dik: ık salıp tañ ağarsa şafak şöker sökmez.
ııı: ık turup atat : onu hıçkırık tutmuş.
ıv, i. rüzgarın geçemediği kuytu yer; ince, rahat, sakin, yer; rahat muhit; refah; calpı kırgız curtuna şamal tiygis ık bolup folk; bütün kırgız halkı için rahatlık ve refah günleri geldi; 2. elverişli haller, elverişli fırsat; münasip an: ıgıma keldi : bana uygun geldi; kelsa yahut ığı kele kalsa : münasip fırsatta; ahval müsait olursa; ığın keltirerbiz: çaresini bulacağız gereği gibi başaracağız; ığıma ketirgen cok. ığıma kelse. cığat elem: kolayca yakalamak imkanını vermeden, eğer bu imkan olsaydı ben onu yere serecektim: siz menel bildiñiz gibi ığıbız kelispey turat : biz birbirimize uygun de1iliz; biz birbirimize denk değiliz; ığı kelişpeyt yersiz; uygun gelmiyor; ar ayıldın ığına caraşa : her köyün ahval ve şartlarına göre: aytuuğa toluk ığıbız bar; söylemeye tam hakkımız var; ığı cok pikir.: esassız fikir; kabar alar ığı cok : haber almak için bir ima bile yok.
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
ık-
v. to press, oppose, squeeze; urge, demand; ıkın a. tight-fisted; ıgıs- v. to be squeezed, to sit close; ıgılıy- v. to be pressed, squeezed; ıgıhın- v. to strain oneself
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
ık
soğuk su içilerek üzerine ekmek yenildikte gögsü kabartarakç ıkan bir hıçkırık, hık· I, 37