ullu
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
ullu
ulu, büyük, iri. ~ kuvanç: büyük sevinç, ~ puşuv: büyük acı, bek ~: çok iri, ~ zat: iri şey, ~ Allah: Ulu Tanrı, em ~: en büyük, asırı ~: aşırı büyük, bir ~ zat: kocaman bir şey, ~ kıyınlık: büyük zahmet, büyük sıkıntı, büyük felaket, ~ bolmak: büyümek, büyük olmak, endi ~ bolğandı: artık büyüdü, könçek ~ boladı: pantolon büyük geliyor, ~ bolsam: büyürsem, ~ gitçe ayırmay: büyük küçük ayırmadan, ~ karnaş: büyük birader, ~lağa sıy bergen: büyüklere saygı gösteren, ~ sanlı adam: iri kemikli adam, ~ töñekli adam: iri bedenli adam, ~ okuv: derin tahsil, büyük tahsil, çok tahsil, ~ seyir: çok hayret verici, çok ilginç, ~ğa ketmek: büyüksünmek, kendini büyük görmek, kibirlenmek, ~ köllü: kibirli, mütekebbir, Ullu Karaçay: Büyük Karaçay (karaçaylıların ilk Yukarı Kuban’da ilk yerleştikleri bölgenin genel adı), ~ söleşmek: büyük konuşmak, ~ söleşme da ullu kap (as.): büyük konuşmada büyük lokma yut, ~ avruv bıla ~ suvdan başıñı sakla (as.): bulaşıcı hastalık ile büyük sudan kendini koru, ~ kazanda bişgen et çiy kalmaz: büyük kazanda pişen et çiğ kalmaz (a.s.), ~ tuvar kelse gitçe tuvar örge kobar (as.): büyük sığır gelince küçük sığır ayağa kalkar, ~ aytxannı etmegen ullaymaz (as.): büyüğün dediğini tutmayan büyümez.