tap
Azerbaycan Türkçesinin Açıklamalı Sözlüğü (Orucovun, 2006)
tap
təql. Yuxarıdan düşən şeyin çıxardığı səs. tap-tap, tap-tup təql. Təkrarlanan “tap” səsi. Ayaqların tap-tupu arasından yalnız bu sözləri eşitmək olurdu. B.Talıblı.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tap /sˈʌfəɹɪŋ/
1. (-ped, - ping) musluk
2. tıkaç
3. fıçı tapası
4. fıçıdan alınmış içki
5. (İng.), (k. dili) meyhane
6. kılavuz, burgu
7. elektrik bağlantısı
8. delip sıvıyı akıtmak
9. kaçak veya gizli bağlantı kurmak
10. kılavuzla vida yuvası açmak
11. bağlantı kurmak, bağlamak
12. (argo) sızdırmak. on tap fıçıdan alınıp satılmaya hazır
13. (k. dili) hazır .
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tap /səfˈaɪs/
1. hafifçe vurmak
2. tıkırdatmak
3. pençe vurmak (ayakkabı)
4. hafif vuruş
5. tıkırtı, tıpırtı
6. pençe
7. ayakkabı demiri. tap on the shoulder seçmek
8. omzuna hafifçe vurmak. tap dance ayak uçlarını veya topuklan yere vurarak yapılan bir dans.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
tap
musluk
tapa
tıkaç
tapa ya da musluğu açmak
(alısün konuşmalarını) gizli bağlantı kurarak dinlemek
delip ya da kesip içindeki sıvıyı çekmek
kullanmak
hafifçe vurmak
hafif vuruş
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
tap
2: (Persian) ~ tort- to be startled.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
tap
I, sınıf (muayyen bir içtimaî ta- baka); tap sayasatı: sınf politikasi; tap colu: muayyen bir içtimaî sınıfın menfaatlarını güderek tutulan yol; tap karakılığı: sınıf î uyanıklık; tap ciktelişi: sınıfı tabakalara ayrılma taazzi; sen maa ele tapsmğ: sen yalnız bana denksin, sen yalnız benimle boy ölçüşebilirsin.
II. zaman, an, uşul tapta: şu zamanda, bu anda; aşık bölüp tös-tükkö, tozup turğan tabı eken folk.: (kadının) töştüğe aşık olarak, (onu) beklediği dakika idi.
III, f. 1. sıcak, ılık; ottun tabına kızıp turğan kıskaç: ateşin sıcağında kızan maşa; 2. kuvvet, sıhhat; tabı çok: rahatsızdır, kendini fena- hissediyor.
IV: tap ber- yahut tap koy-: vurmak için el kaldırmak; tap cıldır-bay alamın senden: senden almadıkça tek bir adım atmaya bile müsaade etmiyeceğim; tap ibilgizbey yahut tap aldırbay: sezdirmeden, gizlice.
V, idman; tabına kelgen: idman görmüş, tavında; eti tabınan tömöndöp ketken: (koşu atı hakkın- da) lüzumlundan fazla arıklamış; kıl tabında: tam tavında, tam lüzumlu idmanı görmüş (ne arık, ne de semiz).
VI(Rad.), orta, ortaca, şöyle böyle; tap ettü ( Rad.): oldukça zayii
VII, ta hecesiyle başlıyan sözlere takviye için katılır: tap-taze: tertemiz; tap takır: dümdüz (pü- rüzsüz) .
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
tap-
VIII(girundifi taap'tır), 1. bulmak, ele geçirmek; taap ay t-: akıllıca ve ciddî söylemek; bir ayda kanca tabat?: ayda ne kadar kazanıyor?; tapkan taşığanıbız: bütün kazancımız; tapkan mal: kazanlan mülk; içimen tap kişi bk. iç I; teşik tap;: deliği bul; (kazanın deliğini su sızdıran yerini bul da, onu tıka; kazanda su sızdığında, onu su ile doldururlar ve içine bir parça kavut atarlar: akan su kavutu deliğe çeker, ve delik te bu suretle kapanır); 2. bala tap: çocuk do- ğurmak; uul taptı: oğlan doğurdu; 3. (bilmeceyi) halletmek.
Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)
tap
[ta:p], at. 1. Ýagdaý, hal, saglyk derejesi. – Bolýar-da, öz tabyňy özüň gowy bilýärsiň – diýip goýdy (A. Gowşudow). 2. Ugur, ýol, usul. Tapypdyr ol bejerginiň tabyny, Gumlaşdyryp gowaçanyň düýbüni (A. Salyh). 3. Ýagdaý, reje. Tohum alşymyzam, ekiniň häzirki taby-da oňat (“Türkmenistan”). 4. Ýer suwarylandan soň topragyň ekmäge ýaramly bolan derejesi. Taba gelen ýerleriň üstüni sypalap geçýän mylaýym bahar şemaly ýowşan, bozagan bilen garaganyň turşumtyk ysyny garyşdyryp getirýärdi (A. Gowşudow).
‣ Taba gelmek ýer suwarylandan soň, sürüm ýagdaýyna gelmek. Tapdan düşmek ýagdaýy agyrlaşmak, güýçden gaçmak. Tap getirip bilmek döz gelmek, çydamak, razy bolmak.
Uygurca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kurban, 2016)
tap
I f. Sağlık, sıhhat. Tapim yoq – Sağlığım iyi değil.
II Zaman, an. Mushu tapta – Şu anda. Shu tapghiche – Şu ana kadar.
III 1. İz, sapan izi. 2. mec. Buruşuk.
IV Yük. Tapingni artma! – Yüklenme!
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
tap-
v. to hit (a mark)
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
tap
yaralama veya dövme izleri .III, 145