tag
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tag /sˈʌbɔːdə/
1. (-ged, -ging) ufak sarkık uç
2. yafta, pusula, fiş, etiket: elbisenin yırtık parçası
3. piyes veya kitapta gereksiz ilâve
4. şeridi kuvvetlendirmek için ucuna takılan maden parçası
5. meşhur söz
6. köpeğe takılan künye
7. püskül, saçak
8. rozet
9. saç perçemi
10. artık
11. ceza kâğıdı
12. üzerine etiket iliştirmek
13. peşi sıra gitmek. tag after tag along peşini bırakmamak. tag day hayır işi için rozet takılan gün. tag end sarkık uç
14. bir şeyin son ve adi kısmı
15. artık. tag line şüpheli noktayı açığa kavuşturan veya dramatik etki yaratmak için yapılan açıklama
16. fazla tekrardan dolayı kişinin özelliği olan söz
17. slogan. rag tag, and bobtail ayak takımı.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
tag /sʌbˈɔːdɪnət/
1. (-ged, - ging) çocukların "elim sende" oyunu
2. bu oyunda birinin arkasından koşup dokunmak
3. seçmek.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
tag
etiket
fiş
çok sık kullanılan laf
beylik laf
etiketlemek
fiş takmak
eklemek
(along/on ile) peşine takılmak
birlikte gitmek
takılmak
elim sende oyunu
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
tag
(Persian) bottom, underside; base, foot, foundation; origin; depths, bowels; background; dregs. ~ida (~iga, ~idan) underneath; at the base of; next to. osh ~iga olipti the food burned (on the bottom). ~i ~iga et- to reach the heart of, to get to the bottom of; to do in, to destroy. ~ jiyak a strip of material sewn as the base of an embroidered hem (s. jiyak).
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
tag
dag,I,89,100,148.156, 160,169, 173, 179. 185, 186, 190, 212, 224, 256, 277, 278, 292, 297, 312, 325, 398, 424, 451, 466, 494, 495, 498, 499;II, 43, 50, 61, 67, 68, 77, 103, 130, 157, 238, 275, 278, 283, 288, 294, 296, 355, 357; III, 18, 106, 124. 153, 195