stand
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
stand /sˈʌmpleɪs/
1. duruş
2. durak, durulacak yer
3. durum
4. saksı koymaya mahsus sehpa veya ayaklık
5. portmanto
6. satış tezgâhı veya masası, işporta
7. satıcının durduğu yer
8. tribün
9. mahkemede şahit yeri
10. bir kimsenin bulunduğu yer
11. işlemez durum, çıkmaz
12. turnedeki tiyatro ekibinin kısa bir zaman kaldığı şehir
13. ormanda yetişen ağaçlar
14. belirli bir tarlada bulunan ekin
15. (İskoç.) takım. be at a stand duraklamak. take a stand fikrini açığa vurmak
16. taraf tutmak. take the stand davada şahitlik yapmak.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
stand /sˈʌmwɒn/
1. (stood) ayakta durmak, kaim olmak
2. durmak, ayakta kalmak
3. kalmak, baki kalmak
4. sebat etmek, tahammül etmek, çekmek, dayanmak
5. sabit olmak
6. inat etmek, ayak diremek
7. olmak, bulunmak
8. uymak, uygun gelmek
9. (İng.) aday olmak
10. (den.) gitmek, yol tutmak, doğrulmak
11. belirli bir ölçü uzunluğunda olmak
12. kalkmak, dikilmek
13. muteber kalmak
14. durdurmak, dikmek
15. yön göstermek
16. (k. dili) ziyafet masraflarını ödemek. stand a chance ihtimali olmak. stand aside bir kenara çekilmek. stand back geriye çekilmek. stand by hazır beklemek
17. yakınında durmak
18. arka çıkmak, desteklemek
19. (sözüne) sadık kalmak
20. karışmamak, lâkayt kalmak, yardım etmemek
21. (den.) hazır olmak, alesta durmak. stand clear emniyette bulunmak. stand down mahkemede şahitlik ettikten sonra çekilmek. stand firm sabit durmak: stand for tarafını tutmak
22. yerine geçmek, temsil etmek
23. müsamaha etmek. stand in awe of korkmak
24. bir kimseye karşı korkuyla karışık saygı duymak. stand in for vekaleten vazifesini görmek. stand in with araları iyi olmak. stand off uzak durmak
25. razı olmamak. stand on de temel tutmak
26. üzerinde ısrar etmek
27. (den.) yoluna devam etmek. stand ones ground davasından vaz geçmemek, sebat etmek. stand on one' own two feet yardım beklemeden kendi işlerini idare etmek. stand out ileriye fırlamış olmak
28. göze çarpmak
29. karşı durmakta inat etmek. stand over dikkatle izlemek
30. tehir edilmek. stand pat değişikliğe karşı olmak, politika değiştirmemek. stand still hareketsiz durmak, kımıldamamak. stand to sebat etmek. stand together uymak, uygun olmak. stand to reason makul olmak, akla yatmak. stand treat başkalarına ikram etmek. stand trial muhakeme edilmek, yargılanmak. stand up ayakta durmak, ayağa kalkmak
31. (kullanılışında) dayanmak
32. doğru çıkmak
33. (k. dili) randevuya gelmeyerek (birini) boşa bekletmek. stand up for bir kimsenin tarafını tutmak, taraftarı olmak. stand up to cesaretle karşılamak. stand up with nikah merasiminde (gelin veya damada) refakat etmek. Where does he stand on civil rights? Medeni haklara karşı tutumu ne?
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
stand
ayakta durmak
dikelmek
(ayağa) kalkmak
dikeltmek
durmak
kalmak
durma
duruş
mola
yer
mevki
durak
direnme
direniş
mukavemet
satış sergisi
tezgâh
işyeri
mağaza
dükkân
ayak
destek
sehpa
tribün
mahkemede tanık yeri
Son arananlar:
- beýewan,
- köñül,
- disillusion,
- enquiry,
- toraymoq,
- epteş,
- disapprove,
- dergazap,
- diklemek,
- balyozlamak,
- turac,
- discursive,
- tot,
- dinlenme,
- oronim,
- dardak,
- stated,
- tüyüm,
- shpindel,
- novvot,
- discordant,
- stand