balık
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
balık
и. балык □ balık nefesi спермацет, китлардан алынган хуш исле май; balık tabağı киң һәм сай тәлинкә; balık yumurtası уылдык; balığa çıkmak балыкка чыгу; балык ауларга диңгезгә чыгу ◊ balık baştan kokar балык башыннан чери; balık etinde бик таман көрлектә (арык та түгел, симез дә түгел, күбесенчә кеше турында); balık istifi шыгрым тулы (кеше бик күп урын); balık kavağa çıkınca кызыл кар яугач
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
balık
Türkiye Türkçesi: balık
Azerbaycan Türkçesi: balıg
Başkurt Türkçesi: balık
Kazak Türkçesi: balık
Kırgız Türkçesi: balık
Özbek Türkçesi: balıḳ
Tatar Türkçesi: balık
Türkmen Türkçesi: bãlık
Uygur Türkçesi: belik
Rusça: rıba
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
balık
balık; balık et : adaleler (gergin oldukları zaman).
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
balık
n. fish; balıktaa- v. to fish; balıksıt, balıkçıt n. fisherman; balıgımsak a. fish-loving, piscivorous
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
balık
balık, iri balık. ~ terenni süyer, çabak saynı süyer (as): büyük balık derini sever, küçük balık sığı sever.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
balık
çamur·I, 248 bkz>balk
kale, şehir·I, 379
balık· 1. 73, 379;II, 216, 231, 233, 349