turklehceleri.org

avuz

Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)

avuz

ağız. ~uñu aç: ağzını aç, ~ içi: ağız içi, özen ~: (bir) vadinin giriş yeri, vadinin dar girişi, ~ bav: ağız bağı, çuvalın ağzını bağlamaya yarayan kısa ip, şışanı ~u: şişenin ağzı, bıçaknı ~u: bıçağın ağzı, ~dan: ağızdan, ~ kobuz: ağız mızıkası, senek ~ biçen: dirgenle bir defada kaldırılan ot yığını, ot destesi, ~uña alısın mursa kozlasın!: ağzında ısırgan otu bitsin (d), ~uñu tıy!: ağzını tut!, anı ~undan tüşürmeydi: onu ağzından düşürmüyor, ~una urğança etdi: ağzına vururmuş gibi yaptı, ~una çabmak: ağzına atılmak, lafa atılmak, anı ~unda çibin kozlab turadı: onun ağzına sinek yumurtlamış (deyim), ~ çaykamak: ağzını çalkalamak, ~ çaykamdı: ağız çalkalayacak kadar, ağzı çalkaladıktan sonra dışarı atılan su, ~uñdan çığarma!: Ağzından çıkarma! Sakın kimseye söyleme!, Sabiyleni ~undan üzmezge kerekdi: çocukların boğazından kesmemek gerek, bir ~dan: bir ağızdan, kökürek ~u: göğsün boğaza yakın yeri, imik, sözün ~una aşağan: lafını geveleyen, sözünü ağzında geveleyip duran, ~dan ~ğa: ağızdan ağıza, ~ açmak: oruç açmak, iftar yapmak, ~un açmak: ağzını açmak, ~ açar zaman: iftar vakti, igi ~ açmak: iyi söz söylemek, ~uñu açma közüñü aç: ağzını açma gözünü aç, ~ açdırmak: iftar yaptırmak, ~umu da açtırmadı: ağzımı bile açtırmadı, ~ celin cetdirmek: ağız yelini yetiştirmek, kötü laf söylemek (mec.), ~ cetdirmek: laf atmak, ~uña cılan kozlasın!: ağzına yılan yumurtlasın! (deyim), ~uña aşarça: ağzına sokarcasına, ağzına lokma edecek gibi (deyim), ~unda it öledi: ağzında köpek ölüyor (deyim), ~uma kelmeydi: ağzıma gelmiyor, ~kara: darılarak konuşmama, ~ kara tuthan: konuşmadan kin tutan, ~una karatmak: ağzına baktırmak, ~uña kurman bolayım: ağzına kurban olayım, ~uñ kurusun!: ağzın kurusun!, ~u kurğaksımak: ağzı kurumak, ~u kurğaksığan: ağzı kuruyan, ~unda kılıçı bardı: ağzında kılıcı var, ağzı kılıç gibi keskin (deyim), ~ mardası: ağız ölçüsü, ağız teklifi, ağız fiyatı (ilk fiyatı), ~un ozdurmak: sözü fazla kaçırmak, ağzını fazla açmak, ~u ot çağadı: ağzı ateş püskürüyor, ~una salmak: ağzına koymak, ~ suv: ağız suyu, salya, ~ suvu keledi: ağzının suyu akıyor, ~una suv salmağandı: ağzına su (bile) koymadı, ~undan süt tögüle turadı: ağzı henüz süt kokuyor, etden ~uña bir tigim sal: etten ağzına bir lokma koy, ~un tolturub söleşedi: ağzı dolu iken konuşuyor, ~un tutmak: ağzını tutmak, ~un tıymak: ağzını toplamak, ağzını tutmak, ~ kandan tolsa da kanlıña bildirme: ağzın kandan dolsa da düşmanına bildirme (a.s.), ~ kapçık tüldü, başın kısalmazsa: ağız dağarçık değil, başını bağlayasın (d).


Son arananlar: