all
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
all /ˈalkəlˌaɪ/
1. bütün, hep
2. her. all clear "tehlike geçti" işareti. all fours dört ayak. all hands (den.) herkes. all his life butun ömrünce, hayatı boyunca. all-inclusive herşey dahil. all night bütün gece. all the others ötekilerin hepsi, diğerleri. all the same ne olursa olsun. for all ı know bana kalırsa. for all the world ne pahasına olursa olsun, dünyada, tıpkı, aynen.(I.) am all in.Bitkin bir haldeyim. with all speed bütün hızı ile. (Not
3. Harf- tarif veya iyelik veyahut da işaret zamiri "all" ile kullanıldığında "all" ile isim arasına konulur
4. all the rest, all his life, all these days.)
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
all /ˈalkɐlˌɔɪd/
1. herkes, her şey. All went well. Her şey yolunda gitti.above all bilhassa, özellikle, her şeyden fazla. after all nihayet, velhasıl. All aboardl Herkes gemiye ! all in all her şeyi hesaba katarak. at all hiç. in all hepsi, tamamı, yekunu.once for all ilk ve son defa olarak.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
all /ˈalkɐnˌɛt/
1. tamamen, bütün bütün. all along her zaman
2. daima. all at once hep bir(den.) all but az daha
3. (-den) başka. all-embracing her şeyi saran. all-fired ABD, (argo) aşırı. All Fool- Day (ing) 1 Nisan günü. all -important çok mihim._all in çor yorgun, bitkin. all of (-den) az olmayan. all of a sudden birdenbire, aniolarak. all out elinden geleni yapma. all over tamamen: bitmiş
4. tekrar, baştan. all-purpose her işe yarar. all right pek iyi
5. şöyle böyle.All right. Peki. all-round çok meziyeti olan, çok cepheli. All Saints' Day (ing) bütün ölmüş azizlerin yortusu, 1 kasım. all the better daha iyi. all the same hepsi bir. all there aklı başında. all told yekun olarak. It' all up. Her şey bitti. all too soon pek erken, zamansız. not all there (k.dili.) kaçık, deli. beat all hollow (k.dili.) tamamen yenmek, mehvetmek (oyunda)
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
all
tüm
bütün
her
hepsi
tümüyle
bütünüyle
tamamen
her iki taraf
her şey
herkes
her biri