Kez
Türkiye Türkçesi – Arı Duru Türkçe Sözlüğü (Kuleli, 2013)
kez
[Köken: Yerel] Yol, Kez
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
kez
рәв. мәртәбә, тапкыр; bir kez daha sor тагын бер мәртәбә сора
Arı Duru Türkçe – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kuleli)
kez
1. Defa, Kere
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
kez
Türkiye Türkçesi: kez
Azerbaycan Türkçesi: kärä däfä
Başkurt Türkçesi: tapkır rät märtäbä
Kazak Türkçesi: ret märte dürkir
Kırgız Türkçesi: colu marta
Özbek Türkçesi: kez märtä däfä
Tatar Türkçesi: tapkır rät märtâbä
Türkmen Türkçesi: gezek sapar yōla
Uygur Türkçesi: ḳetim
Rusça: raz
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
kez
time, season; moment. ~i kelganda when its time comes. yoshlik ~lari days of youth. ~i bilan in due time.kezak dial.s. kez.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
kez
I, f. arşın.
II, an, zaman, fırsat, elverişli fırsat; kezi kelgende: münasip fırsatta; kez bol- yahut kez kel-: rast gelmek, karşılaşmak; kez-kezi menen: sıra ile, zaman zaman, bazen.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
kez-
III, gezmek, dolaşmak; düynö kezip cür-: dünyayı dolaşmak; köptü kördük, köp kezdik: çok (şeyi) gördük, çok gezdik.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
kez
bel, belen, kesik, oyuk, kertik. Tavnu ~i bıla ötdük: dağın beleninden geçtik, cağanı ~: yakanın oyuğu, ~ ayırıv: oyuk açma, kertik yapma.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
kez
gez· I, 326; III, 106, 318
süt ve un gibi şeylerín tencere dibinde yapışıp kalan parçaları. I, 327
ipekli bir Çin kumaşı· I, 327
Son arananlar:
- Hakim,
- muellim,
- vernik,
- məzmun,
- cosmopolitan,
- poz,
- daranglatmaq,
- mecelle,
- soñku,
- memarlıq,
- bani,
- intellectual,
- qapchighay,
- pithy,
- vala,
- aracı,
- banu,
- Tapmaq,
- izdesh,
- Ögüz,
- Enternasyonal,
- Kez