Kalamak
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
kalamak
yığmak, üstüste koymak, toplamak. Cel kumnu ışık cerge kalağandı: rüzgâr kumu kuytu yere yığmış, kumaç toplanı kaladık: kumaş toplarını üstüste yığdık, taşlanı bir canına kalağız: taşları bir tarafa toplayınız.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
kalamak
yığmak, sandığa koymak,III, 249 bkz> kamak
Son arananlar:
- keşfetmek,
- hannas,
- semräbermek,
- ýapy,
- superfluous,
- zoravonlik,
- doyunca,
- cıltırmak,
- gülümsireme,
- gicişme,
- Erkişi,
- birtüýsli,
- Melamet,
- bastard,
- baturlarche,
- örö,
- acem,
- qiqirlamoq,
- sögetlik,
- töge,
- piş,
- Kalamak