öñ
Kyrgyz—Turkish Dictionary
öñ
I,uyanık durum, uykusuzluk zamanı; öngümbü; tüşümbül!: bunu rüyamda mı yahut uyanık durumda mı (görüyorum).
II= öñköy I.
III, yüz, çehre, beniz (yüz rengi), renk; öñü cıluu: çehresi sevimli; öñü buzuk: manzarası çirkin, görünüşü bir hayra delâlet etmiyor, bir fenalık saklıyor; öñünö kızıl cüğürüp kaldı: yüzünda allık peyda oldu; öñünön azğan cok: yüzünün rengini kaybetmedi; öñ ber-: renk vermek; koydu öngönön çığar: (kaybolan) koyunların renklerine göre ayırt etmek; öñünö karabastan: yüzlere bakmadan; öñ karamalık folk.: akraba kayırmaklık,tarafgirlik.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
öñ
derinin tüylü yüzü, süet deri, güderi. ~ çurukla: güderi iskarpinler, terini ~ün almak: derinin tüylü yüzünü tıraşlamak, terini ~ün tışına aylandırmak: derinin güderi kısmını dışa çevirmek.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
öñ
ön, önce, öndün.1, 40, 115
renk, bir şeyin rengi,I, 41