çık-
Kyrgyz—Turkish Dictionary
çık
ı, 1. nem; 2. kuşbaşı et parçaları üzerine dökmek için hazırlanmış olan et suyu; 3. yemeğe çeşni vermek için kullanılan tuzlu et suyu.
ıı, onomatope (taklitlik söz) dir : çık et- : çıt etmek.
Kyrgyz—Turkish Dictionary
çık-
ııı (dışarıya yahut yukarıya hareketi ifade eden fiildir) içeriden dışarıya varmak; arkadan öne doğru hareket etmek; yerinden oynayıp görünecek bir duruma gelmek; yukarıya tırmanmak, yükselmek, yayılmak (ses hakkında) : üydön çıktı : evden çıktı; eçege yahut eçe çaşka çıktıñ? : kaç yaşındasın? ; on beşke çıgar-çıkpas çaşında : on beşine ya basmış ya basacaktı; kün çıktı : güneş doğdu; çıgaçka çık- : ağaca tırmanmak, toogo çık- : dağa yükselmek, çıkmak; kıştan çık- : kış geçirmek; mesut bir kış geçirmek; coldon çık- : yoldan çıkmak, sapıtmak; orundan çık : doğru, haklı çıkmak; duşmandarın oylogon oyu orundan oyu orundan çıkan cok : düşmanların düşündükleri, kurdukları doğru çıkmadı; kabinen çıkpayt : onun sözünden çıkmıyor,sözünü dinlemezlik etmiyor; aytkan cerden çık- bk. ayt. ııı; emçekten çık bk. emçek; çır etken ayaldın ünü çıktı : kadının çığlığı duyuldu; çık ! : hoşt ! (köpeğe haykırma); teşkerip çık- : tetkik etmek,yoklamak okup çık- : (başından sonuna kadar yahut muayyen bir miktarı) okuyup bitirmek; karap çık- : (başından sonuna kadar) gözden geçirmek; çıga kalış : çıkış; yola koyuluş; köpüröödön çıga kalıştagı : köprüden çıkış yerinde bulunan; biz dağı bir tilegingizge çıgarbız : bir zaman biz de bir işinize yararız; çıgar : belki, galiba, tahmin etmeli; kelgen çıgar : gelmiş galiba; bar çıgar : var galiba.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
çık
inciten ve korkutan kişiye karşı koyamayacak adama söylenen bir korkutma deyimi·III, 130