with
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
with /vˈaɪz/
1. (edat) ile
2. -(den.)
3. -e
4. -e rağmen
5. ile beraber, ile birlikte. with it (argo) zamane
6. uyanık, canlı, modern. Leave the books with my mother Kitapları anneme bırak. I'm with you there ! O konuda seninle aynı fikirdeyim. With this, she slapped his face Hemen ardından yüzüne bir tokat aşketti. He can swim with the best of them Usta yüzücüler kadar iyi yüzebilir. What' with him? (k. dili) Nesi var?
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
with- /ˈɪŋ vˈaɪs/
1. (önek) karşı
2. geri.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
with
ile
nedeniyle
sayesinde