wise
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
wise /vˈɪɹəlˌɪzəm/
1. (sonek) yoluyle
2. tarzda
3. -e bağlı olarak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
wise /vɪɹˈɒlədʒi/
1. (argo) haberdar etmek, bilgi vermek. wise up (argo) aklını başına toplamak, hizaya gelmek
2. akıllanmak. Wise up! Sakın ha! Dikkat et! Gözünü aç!
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
wise /vˈɜːtuː/
1. usul, tarz, suret, yol, yöntem . in any wise herhangi bir suretle. in no wise hiç bir suretle, katiyen, asla. in some wise bir dereceye kadar. on this wise bu veçhile.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
wise /vˈɜːtʃuːəl/
1. akıllı, tedbirli
2. tecrübeli, bilgin olan, ferasetli
3. bilgece
4. mahir, usta
5. (k. dili) haberli
6. (A.B.D.), (argo) küstah. wise guy (argo) ukalâ, pişkin herif. .Don't get wise! Haddini bil! get wise (argo) haberdar olmak, dorusunu bilmek. I'm wise to him Onun hikayesini bilirim Kurduğu hilelerden haberdarım. look wise işten anlar gibi bakmak. No one will be any the wiser kimsenin ruhu duymaz. The suspect said nothing, so the police were none the wiser Sanık konuşmadığmdan polisler bir şey öğrenemediler. wise'ly akıllıca.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
wise
akıllı
akıllıca
mantıklı