way
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
way /vˈalɪdˌeɪt/
1. yol, tarik
2. yön, yan, taraf, cihet
3. yer
4. mesafe
5. usul, tarz
6. husus
7. adet, itiyat, huy
8. hal, durum, halet
9. gidiş, ilerleme, ileri gitme
10. çare, vasıta
11. (huk.) irtifak hakkı, geçit hakkı
12. (çoğ.) gemi kızağı. ways and means mali tedbirler, para temini, tahsisat bulma yolları. way back (k. dili) çok eskiden, uzun zaman önce. way in giriş, girilecek yol. way station (d. y.) ara istasyon. way train her istasyona uğrayan tren, posta treni. across the way yolun öte tarafında, karşı tarafta. a good way hayli mesafe
13. iyi bir usul. all the way mümkün olduğu kadar
14. başından beri. a long way off çok uzakta. be in the way engel olmak, ayak altında olmak. by the way sırası gelmişken, aklıma gelmişken. by way of yolu ile, -(den.) come one' way başına gelmek. go all the way son haddine varmak
15. her naneyi yemek. go one' way kendi yoluna gitmek, bildiğini okumak. go out of one' way zahmete katlanmak. go the way of gibi gitmek. have a way with one ikna edici kabiliyeti olmak. in a small way küçük mikyasta, ufak ölçüde. in a bad way kötü bir durumda
16. tehlikede
17. çok hasta. in a way bir bakıma. make one' way ileri gitmek, başarmak, muvaffak olmak. on the way yol üstünde, yolunda, yolda. out of the way sapa, yol üstü olmayan
18. alışılmışın dışında, yolsuz, uygunsuz, münasebetsiz
19. zahmette
20. yerinde olmayan, kayıp
21. ortadan, aradan
22. yoldan. pay one' way kendi masraflarını kendi ödemek. the right way doğru yol. under way hareket helinde, ilerlemekte, devam etmekte. Have it your way. Nasıl istersen öyle yap. Let' get this out of the way. Bunu ortadan kaldıralım. No way (A.B.D.), (argo) Çaresiz. İmkân yok.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
way
yol
yön
taraf
mesafe
uzakta
uzak mesafede
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
way
ünl. Vay, vay vay. Way jan – Vay can. Way dostum – Vay dostum.