tılpıv
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
tılpıv
1.Nefes, soluk. ~u tıyılmak: nefesi kesilmek, ~ almak: nefes almak, ~u çıkmak: nefes alıp vermek, rahatlamak, em ahırında ~u çıkdı: en sonunda rahatladı, anı ~u çıkmaydı: onun sesi soluğu çıkmıyor, kaphak ~umu tıydı: yokuş nefesimi kesti, ~ işanı barmıdı: soluk belirtisi var mı, nefes alıp veriyor mu? 2. Rüzgâr, yel. Üsüme cılı ~ urdu: üzerime ılık rüzgâr vurdu, kıbıladan urğan cılı ~ karnı eritedi: güneyden esen ılık rüzgâr karı eritiyor; 3. Nefes, ses. ~uñu çığarma: nefesini tut, sesini çıkarma, meni üçün dep ~ çığarma: benim için diye ses çıkarma, ~uñu kızğanma: nefesini esirgeme, sözünü sakınma; 3. Buhar. ~da cibitmek: buharda ıslatmak, ~ bıla küydürmek: buhar ile yakmak, suvnu ~ğa buruv: suyu buharlaştırma, suyu buhara döndürme.