turklehceleri.org

teñ

Kyrgyz—Turkish Dictionary

teñ

1. denk; teñ şayloo: denk, müsavi seçimler; teñ carım: tam yarı; eki at teñ keldi: iki at (koşuda) aynı zamanda geldiler; teñ emes denk değil; teñi cok: dengi yok, eşi bulunmıyan; başkalardı teñine albayt: başkaları adam yerine koymuyor; teñme- teñ: denk olarak, aynı hisleri taşıyarak; meniñ teñim: benim yaşıtım, benim arkadaşım; 2. yarı; teñinen köp: yarıdan fazla; kozunuñ teñ pulu: kuzu değerinin yarısı; 3. karı kocadan biri, koca, karı, yavuklu, nişanlı ( delikanlı ve kız ) ; 4. hepsi; mecmuu; törtöö teñ: dördü birden; barı teñ: hepsi; hepsi birden; törtööbüz teñ: dördümüz birden.

Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)

teñ

a. equal

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

teñ

1. Arkadaş, dost, yoldaş, akran, emsal, aynı yaşta olan, yaşıt, eş. İçki ~im: samimi arkadaşım, can ~im: can yoldaşım, süygen ~im: sevdiğim akranım, halal ~im: helal arkadaşım, mektap teñle: okul arkadaşları, ~caşla: akran gençler, ~ kızla: akran kızlar, ol meni atam bıla ~di: o benim babamla aynı yaştadır, ~i bolğan ~ine karar, ~i bolmağan ceñine tarar (as.): arkadaşı olan arkadaşına bakar, arkadaşı olmayan yenine bakar, ~i köpnü cavu bolmaz, akılı köpnü davu bolmaz (as.): dostu çok olanın düşmanı olmaz, akılı çok olanın nizası olmaz, ~ tutabilmegen ~inden ayırılır, katın tutabilmegen katınından ayırılır (as.): dost tutmasını bilmeyen dostundan ayrılır, karı tutmasını bilmeyen karısından ayrılır; 2. Denk, aynı, eşit müsavi. ~ adet cürütebiz: aynı adeti yaşatıyoruz, ala bir birlerine ~dile: onlar bir birlerine eşittir, kesiñe ~ni saylarğa kerekse: kendine denk olanı seçmek zorundasın, barıbızğa ~ ülüş etigiz: hepimize eşit pay yapınız, ~ mağanalı sözle: aynı anlamlı kelimeler, ~ müyüşlü: paralelkenar, ~ bolmağan: eşit olmayan, ol seni ~iñ tüldü: o senin dengin değil, ekigizni da ~ köreme: ikinizi de müsavi görüyorum, ~ etmek: eşitlemek, eşit hale getirmek, cer ülüşleni ~ etip çaçarğa kerekbiz: toprak hisselerini eşitleyip dağıtmamız gerekir, cer bıla ~ etmek (d): yerle bir etmek, eki ~ et: iki eşit parçaya ayır, erni-burnu bıla ~ (d): ağzına burnuna kadar dolu, ağız burun hizasında; 3. Birlikte, beraber, bir, aynı anda. İşge ~ başladık: işe beraber başladık, askerden ~ kaytdık: askerden birlikte döndük, kelgeni bıla ketgeni ~ boldu: gelmesiyle gitmesi bir oldu, hantı bıla antın ~ aşağan (d): yemeği ile yeminini birlikte yiyen; 4. Uygun, münasip. Üsüme ~ kiyim tabalmadım: üstüme uygun elbise bulamadım, ~ bolmak: uygun olmak, uygun gelmek, oturmak, çuruk ayağıma ~ kelmedi: ayakkabı ayağıma oturmadı.

Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)

teñ

denk, ögür, akran·III, 355 § teñ


Last searches: