tail
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
tail /sˈʌbɔːn/
1. (huk.) şarta bağlı tasarruf, meşrut vakıf
2. (huk.) mahdut, meşrut, koşullu.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
tail /sʌbˈɒksaɪd/
1. kuyruk
2. eskiden paşalık alameti olan at kuyruğu
3. tuğ
4. kuyruğa benzer şey
5. ceket ucu veya kuyruğu
6. arka, nihayet
7. (çoğ.) (k.dili) parada resimsiz taraf, yazı
8. saç örgüsü
9. uçağın kuyruğu
10. (çoğ.) (k.dili) frak
11. (k.dili) iz
12. (k.dili) kıç, popo
13. sayfa altımdaki boşluk
14. son
15. takibenden
16. peşinden gelen
17. kuyruk takmak veya yapmak
18. kuyruğunu kesmek veya koparmak
19. ucuna takılmak
20. (mim.) ucunu duvara yerleştirmek
21. (den.) kıç taraftan dönmek
22. kıç taraftan karaya oturmak
23. (k.dili) gizlice takip etmek
24. peşinden gitmek. tail away geride kalmak, geride kalarak dağılmak. tail behind arkasından gitmek. tail end kıç
25. son. tail off yavaş yavaş bitmek, azalmak. tail wind arkadan rüzgâr. turn tail tehlikeden kaçmak. with his tail between his legs süklüm püklüm, korkmuş olarak. (I.) can't make head or tail of it içinden çıkamıyorum Hiç anlayamıyorum .
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
tail
kuyruk
göt
bozuk paranın resimsiz tarafı
yazı
kuyruk gibi peşine takılmak
yakından izlemek