stick
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
stick /spˈɑːs/
1. tahta parçası, değnek, baston, çubuk sopa, ağaç, sırık, tahta
2. (matb.) tertip cetveli, kumpas
3. (argo) içeceğe katılan alkollü içki
4. (k. dili) gemi direği
5. orkestra şefinin değneği
6. (ask.) zincirleme atılan bombalar
7. (hav.) manevra kolu, idare kolu. the sticks kereste elde edilen orman
8. (k. dili) taşra get on the stick işe başlamak, işe koyulmak. hold a stick to karşılaştırmaya değmek. walking stick baston wrong end, short end veya dirty end of the stick işin kötü tarafı.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
stick /spˈɑːtən/
1. (stuck) saplamak
2. delmek
3. koymak
4. sokmak
5. çakmak
6. saplanıp kalmak, hareket edememek, kopmamak
7. yapıştırmak, yapışmak
8. bıçaklamak, hançerlemek
9. batmak (iğne, diken)
10. (k.dili) şaşırtmak
11. (argo) aldatmak
12. ( (argo) mesuliyet yüklemek
13. (matb.) harfleri dizmek
14. sadık kalmak. stick around civarında dolaşmak, peşinden ayrılmamak
15. oyalanmak. stick at sakınmak
16. itirazda bulunmak
17. çekinmek
18. direnmek. stick to yapışmak. stick by sadık kalmak
19. civarında kalmak. Sticken up ! Eller yukarı ! stick in one' craw hazmedilmesi zor olmak (söz veya durum) stick it out dayanmak, sonuna kadar kahrını çekmek. stick one' neck out tehlikeyi göze almak. stick out dışarı çıkarmak, dışarı çıkmak
20. aşikâr olmak. stick together birbirine yapışmak
21. dayanışmak, birbirine destek olmak. stick to one' fingers (para) deve yapmak. stick to one' guns direnmek. stick to one' knitting kendi işine bağlı kalmak. stick to one' ribs doyurmak. stick up (argo) yolunu kesmek, tabanca ile soymak. stick up for (k.dili) tarafını tutmak. stick with it dayanmak, sonuna kadar sebat etmek. sticking plaster plaster .sticking point takıntılı yer.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
stick
sopa
değnek
baston
saplamak
saplanmak
koymak
sokmak
takmak
yapışmak
yapıştırmak