short
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
short /sˈiːd/
1. kısa
2. kısa boylu
3. bodur
4. ters ve kısa (cevap)
5. eksik, nakıs, dar, ihtiyacı karşılamayan
6. satılırken elde bulunmayan (mal)
7. gevrek, çabuk kırılan
8. çok yağIı
9. birdenbire
10. elde bulunmayan malı satmak üzere
11. tersçe
12. kısa şey
13. eksiklik
14. uzun sözun kısası
15. (elek) kontak
16. kısa reklam ve miki filmi
17. (çoğ.) kırıntı, düşük kaliteli mal
18. (çoğ.) kısa pantolon, şort
19. (dilb.) kısa hece. short and sweet kısa ve yerinde. short circuit (elek) kısa devre
20. (tıb.) bağırsağın bir parçasını keserek kısaltma ameliyatı. short commons gıda eksikliği. short cut kestirme yol. short of -dan başka. short order çabuk ve kolay hazırlanabilen yemek. short sale (tic.) açıktan satış. short story kısa hikaye. short wave kısa dalga. at short notice hazırlanmak için az zaman bırakan (emir) be short of eksik olmak, yetersiz olmak, yetmemek az kalmak. come short eksik gelmek, yetişmemek
21. erişememek. cut short birden kesmek, kısa kesmek (söz veya yazı) fall short erişememek, ulaşamamak, yetmemek. for short kısaca. in short kısaca
22. muhtasar olarak
23. kısacası, velhasıl. in short order hemen, derhal. make short work of hakkından gelmek. run short malzemesi tükenmek
24. kâfi gelmemek, kıtlaşmak. the long and the short of it uzun sözün kısası, hulâsa. shortly yakında
25. kısaca
26. kabaca
27. terslikle. shortness kısalık
28. noksanlık, yetmeyiş.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
short
kısa
kısa boylu
kısa süren
parasız
yeterli parası olmayan
az
kıt
yetersiz
aniden
gafleten
kısa devre
kontak
(viski/vb.) az miktarlarda içilen sert içki