present
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
present /pəʊlˈɑːɹɪs/
1. hediye, bahşiş, armağan.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
present /pˈəʊlɑːɹˌɪskəʊp/
1. takdim etmek, sunmak, arz etmek
2. tanıştırmak
3. huzura çıkarmak
4. göstermek
5. bir memuriyet için ismini arz etmek
6. nişan almak (tüfek) present a person with a thing, present a thing to a person birisine bir şey sunmak. present an appearance görünmek
7. hazır bulunmak. present arms (ask.) silâhı önde tutarak selâm vaziyetinde durmak. present oneself meydana çıkmak, görünmek. present some difficulty güçlük çıkarmak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
present /pəʊlˈaɹɪti/
1. şimdiki zaman
2. şimdiki durum
3. (gram.) hal kipi, şimdiki zaman kipi. at present şimdiki halde, şimdiki durumda. for the present şimdilik, şu anda.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
present /pˈəʊləɹˌaɪz/
1. şimdiki
2. hazır, mevcut
3. (gram.) şimdiki zamanı gösteren. in the present case bu durumda
4. (gram.) şimdiki zaman kipinde. the present writer bu yazıyı yazan, imza sahibi. the present worth of şimdiki değeri.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
present
armağan
hediye
vermek
takdim etmek
sunmak
tanıtmak
tanıştırmak
takdim etmek
sahnede göstermek
temsil etmek
göstermek
mevcut
şimdiki
bugünkü
şu anki
şimdiki zaman
halihazır
şimdiki zaman