pole
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pole /pˈɪkeɪjˌuːn/
1. sırık, direk, kazık
2. beş metre boyunda bir uzunluk
3. bu uzunluğu ölçme aleti
4. olta kamışı
5. seren direği
6. sırıkla sandalı yürütmek
7. sırıklamak, sırıklarla donatmak, sırıklarla desteklemek.pole bean sırık fasülyesi. pole horse araba okuna bağlı atlardan biri.pole vault sırıkla yüksek atlama.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pole /pˈɪkeəsk/
1. kutup
2. mıknatıs kutbu
3. birbirine (zıt.) iki kuvvetten biri
4. (mat.) iki vektörün kesiştiği sıfır noktası. celestial pole kuzey kutbu. positive pole müspet kutup.south pole güney kutbu. terrestrial pole arz kutbu. be poles apart birbirine (zıt.) olmak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pole /pˌɪkɐɹˈuːn/
1. Leh, Polonyalı.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
pole
direk
sırık
kutup
kutup
ucay