pass
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pass /ˌəʊvəɹˈaɪp/
1. geçiş, geçme
2. paso, şebeke
3. sınavda geçme
4. boğaz, geçit, dar yol
5. (ask.) hatlardan geçme izni
6. hal, durum
7. meç hamlesi
8. hokkabazların kaybetme oyunu
9. top oyunlarında topu elden ele geçirme, pas. free pass ücretsiz giriş sağlayan paso. bring to pass sonuçlandırmak. come to pass olmak, meydana gelmek. hold the pass geçidi tutmak. make a pass vurmaya çaşışmak
10. (argo) çalım atmak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pass /ˌəʊvəɹˈuːl/
1. üstünden, içinden veya yanından geçmek
2. geçirmek
3. gezdirmek, dolaştırmak
4. geçirmek (zaman)
5. söz vermek
6. (huk.) hüküm vermek, intikal etmek, karar vermek
7. beyan etmek, söylemek (fikir)
8. ileri gitmek, aşmak
9. boşaltmak, tahliye etmek
10. kabul ve tasdik etmek veya ettirmek
11. sınavda geçmek
12. ihmal etmek
13. (spor) pas vermek
14. paylaşmak
15. geçmek, mürur etmek (zaman)
16. halden hale girmek
17. vaki olmak
18. elden ele dolaşmak, tedavül etmek
19. sürmek (para)
20. kabul olunmak
21. başarmak, muvaffak olmak
22. bitmek, sona ermek
23. engelle karşılaşmamak
24. akıtmak
25. (briç) "pas'' demek
26. sırasını atlatmak
27. hamle yapmak (eskrimde)
28. devretmek. pass a dividend kâr hisselerini ödememek. pass away ölmek
29. sona ermek. pass beyond geçmek, üstün olmak. pass by yanından geçmek, geçip gitmek. pass for diye geçinmek. pass muster yoklamayı atlatmak
30. yeterli olmak, geçmek. pass off sona ermek
31. sürmek (sahte para)
32. ...diye geçinmek, kendini ...diye satmak. pass on gecikmeyip gitmek
33. ölmek
34. başkasına vermek. pass out dışarı çıkmak: (k. dili) bayılmak, kendinden geçmek. pass over atlayıp geçmek, üstünden geçmek
35. öbür tarafa geçmek
36. görmemek
37. göz yummak. pass the buck sorumluluğu başkasının üzerine atmak. pass the hat yardım toplamak. pass the time of day selâmlaşmak. pass through içinden geçmek
38. nufuz etmek. pass up (k. dili) yararlanmamak, istifade etmemek, fırsatı kaçırmak. pass upon karar vermek.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
pass /ˌəʊvəɹˈʌn/
1. (kıs.) passive.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
pass
geçmek
ilerlemek
(önünden/vb.) geçmek
yetişip geçmek
sollamak
vermek
uzatmak
(zaman) geçmek
(zaman) geçirmek
(sınav) geçmek
kazanmak
onaylamak
kabul etmek
geçirmek
geçmek
dinmek
bitmek
geçit
boğaz
geçme
geçiş
geçiş
giriş-çıkış izni
paso
sınavda geçme
pas
pasaport
kur
baştan çıkarma