turklehceleri.org

living

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

living /lˈiəɹi/

1. yaşayan, canlı, diri, sağ
2. canlandırıcı
3. yaşayanlara ait
4. zinde, kuvvetli, faal
5. tıpkı. living language yaşayan dil. living picture canlı tablo. living wage geçindirebilecek maaş. a living faith kuvvetli iman.

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

living /lˈiːz/

1. yaşama, hayat tarzı
2. geçim
3. geçinme
4. " the" ile yaşayanlar. living room bir ailenin oturma odası. good living hali vakti yerinde olma, rahat yaşama. makeone' living hayatını kazanmak, geçinmek.

English—Turkish Dictionary (Anonymous)

living

canlı
yaşayan
sağ
yaşayan
kullanılan
geçerli
geçim
geçinme
yaşam standardı
yaşama


Last searches: