leading
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
leading /nˈɒb/
1. yol gösterme, rehberlik
2. ima
3. önde olan, yol gösteren, rehber olan. leading article (İng.) başmakale. leading lady piyeste başrolü oynayan kadın. leading man başrolü oynayan erkek. leading question belirli bir cevabı gerektiren soru.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
leading /nˈɒbkɛɹi/
1. kurşun ile kaplama veya bölme
2. kurşun çerçeve (pencere için)
3. (matb.) satır aralarının anterlini.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
leading
en önemli
ana
temel
yol gösteren
kılavuzluk eden
yöneten
önde olan