kızıl
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
kızıl
с. 1) кызыл; ачык кызыл; 2) чамасыз; kızıl deli чиктән ашкан юләр ◊ kızıl akçe алтын тәңкә; kızıl ağaç зирек агачы
Pure Turkish to Turkish (Kuleli)
kızıl
1. Kırmızı, Al
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
kızıl
Türkiye Türkçesi: kızıl
Azerbaycan Türkçesi: gırmızı
Başkurt Türkçesi: kıⱬıl
Kazak Türkçesi: kızıl
Kırgız Türkçesi: kızıl kırmızı
Özbek Türkçesi: kızil
Tatar Türkçesi: kızıl
Türkmen Türkçesi: gızıl
Uygur Türkçesi: kızıl
Rusça: krasnıy
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kızıl
1. kırmızı; kızıl köynök: kırmızı gömlek; meni kızılday soyup urdu: beni kan içinde bırakmak suretiyle dövdü, patakladı; kızılday ele cazdım: folk. adamakıllı yanıldım; kızıl çok: 1) (kalpaktaki) boncuk; 2) mec. çin memuru; kızıl cügürük, bk. cügürük; kızıl tazıl: hernevi kırmızı şeyler; 2. pembe yanaklı (insan hakkında) yanak pembeliği; betine kız cügürdü: yüzünde allık peyda oldu; 3. açık boz (at donu hakkında); kanın kızıl: siyah benekleri bulunan boz; kök kızıl: boz benekleri bulunan açık boz; sarı kızıl: sarılı boz (beyaz zemin üzerinde sarımtırak renk); ak kızıl: saf beyaz; kızıl may = = kızılmay; 4. kızıldar: kızıllar (ihtilâlcılar, komünistler); kızıl armiya: kızıl ordu; 5. sert (çay hakkında); 6. dövülmüş ve savrulmuş olan hububat, temiz hububat; kızılğa bereke!: harman yerinde çalışana iyi dilektir, ki rusların «iyi harman!» sözüne uygun gelir; 7. mec. et.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kızıl
kızıl, kırmızı. Açı ~: keskin kırmızı, açı ~ ceñil oñar: keskin kırmızı çabuk solar (as), ~ kanlı adam: kırmızı yüzlü adam, ~ avruv: kızıl hastalığı, tışı tögerekdi top kibik, içi kızıldı ot kibik: dışı yuvarlaktır top gibi, içi kırmızıdır kor gibi (bulmaca: karpuz), ~ otha tüşüp canarık: kor ateşe düşüp yanasıca, ~bet: kırmızı çehreli, ~köten: tembel (mec.), karavuz ~: koyu kırmızı.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kızıl
kızıl, kızıl renk, kırmızı· I, 40, 60, 362, 394, 395; II, 133; III, 20, 162, 183, 219, 325, 363