kırav
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kırav
kırağı. ~ tartmak: kırağı yemek, kırağı dokunmak, ~ tüşer zaman keldi: kırağı düşme zamanı geldi, anı çaçına ~ tüşe tebregendi (d): onun saçına kırağı düşmeye başlamış, onun saçı ağarmaya başlamış, ~ kakğan çum igi boladı: kırağı yemiş kızılcık lezzetli olur, ~ urğan gardoşla: kırağı çalmış patatesler.
kırağı. ~ tüşgendi: kırağı düşmüş, köget terekleni ~ urğandı: meyve ağaçlarını kırağı vurmuş, ~ urğan tekeçe kaltıraydı: kırağı yekiş teke gibi titriyor (d).