turklehceleri.org

köñül

Kyrgyz—Turkish Dictionary

köñül

(karş. cürök): gönül, kalp, arzu, muhabbet, dikkat, ruhî halet, keyif; köñülüm yahut köönüm: gönlüm; könülüñ yahut köönüñ: senin gönlün; köñülgö yahut köñül üçün: hatır için; kızdın köñülü kızılda ats. : kızlar kırmızıyı (göz alıcıy) severler; köñül ayt- : taziye etmek; köñül sura- : hatır sormak; köñül kaltır: hevesi söndürmek, hayal kırıklığına uğratmak; köönüm kaldı yahut köönüm kayttı: gönlüm soğudu,sevmez oldum, hayal kırıklığına uğradım, küstüm; andan köönüm kalğan: ben ona küstüm; kay cerde köñül kalıştık? folk. : nerede biri- birimize karşı gönül kalacak iş yaptık? ; kanday köñül ooruştuk? folk. : neyle biri- birimizin hatırını kırdık? ; köñül kayttılık: hayal kırıklığı; köönü ağardı: bütün kinler unuttu; köñülgö tol- : hoşa gitmek, tatmin etmek; köñül sal- : tutulmak, âşık olmak; köñül at-: sevmek; köñül al- : memnün etmek, teveccüh kazanmak, köñül ciber- : dikkat etmek, çalışmak, gayret etmek; köñül ber- yahut köñül koy- : meşgul olmak, özenmek, bir işe candan verilmek; köñül koybostuk: aldırmamazlık, dikkat etmemezlik; köñül böl- : itibar etmek; köñül bölö turğan işteribiz: dikkatimizi çekecek işlerimiz; köñül topto- : dikkati bir noktaya toplamak; köñülü buzuldu: keyfi kaçtı, kederlendi, pişman oluyor; tamakka köönüm kelbey turat (yahut çappay turat) : iştahım yoktur; köönü kelbey ketti yahut köönü aylanıp ketti: nefret etti; köñül kötör- : neşe vermek; sevindirmek; köönü kötörüldü: neşelendi, gönlü açıldı, maneviyatı yükseldi; köñülüñüzgö oor albasañız: hatırınız kalmazsa, muğber olmazsanız; köönüm keldi: canım istiyor, arzum uyandı; köönüm cok: canım istemiyor, gönlüm yok; köñüldögüdey: istediğiniz gibi; muvaffakiyetlice; köñüldögüdöy emes: arzu edildiği gibi değil; köñülü tömön çöktü: maneviyatı kırıldı, neşesi kaçtı; köñülü tüşüñkü yahut köñülü bas: neşesiz, keyfi kaçmış; koş köñül yahut köñül koş: gönlü açık, iyi kalpli; koş köñül menen: memnuniyetle, gönül hoşluğiyle; köñül koştuk: gönül hoşluğu, gönül açıklığı; köñül koş işteyt: üstün körü çalışıyor; kara köñül: merhametsiz: ak köñül: namuslu, iyi kalpli, hayırhah, kindar olmıyan; ak köñülü karmağan: gereği gibi iyilik gösterdi; ak köñülü karmasa, bere salat, kara köñülü karması, berbey koyot: iyi tarafı tutarsa, veriyor, kötü tarafı tutarsa, vermiyor; öz köñülünçö: istediği gibi, gönlünce, arzusuna göre; köñül bur- : dikkati çekmek; köñüldö mat.: elde; eki köñüldö: eldeki; köñüldön eseptöö: zihnî hesap.

Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)

köñül

n. freedom

Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)

köñül

gönül, kalp, yürek; anlayış·I, 69, 89, 152, 194, 207, 212, 214, 225, 245;II, 15, 125,178, 203, 238, 243; III, 108,137, 154, 239, 245·246, 289, 295. 309, 366, 391, 419


Last searches: