turklehceleri.org

köl

Kyrgyz—Turkish Dictionary

köl

. 1. göl; köz caşın köl kılıp: iki gözü iki çeşme; köl- şal bk. şal II; köl baka: kurbağa; köl buu: hastalar için yapılan basit sıcak banyo; 2. Issıkköl gölü; 3. Issıkköl vadisi; 4. bent, baraj, havuz.

Explanatory Turkmen Dictionary (Kyýasowa, 2016)

köl

[kö:l], at. Bir çetinden akar suw gelip goşulýan, giň meýdany tutup ýatan suw.

Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)

köl

1. Göl. Hurla ~: Hurla gölü, üyübüz ~ cağadadı: evimiz göl kıyısındadır, ~de çabak tutuv: gölde balık avlama; 2. İç, ruh, gönül, kalb, akıl, cesaret, maneviyat. Kerti ~üñ bılamı aytasa: gerçek kalbinle mi söylüyorsun, ol karnaşına ~ berdi: o kardeşine cesaret verdi, ~üm bulğandı: içim bulandı, ~üñdegin ayt: aklındakini söyle, ~üme keldi: aklıma geldi, ~ az boldu: cesaretim azaldı, atasını ~ün aldı: babasının gönlünü aldı, ~ aşamak: iltimas etmek, yan basmak, önem vermek, ekgenin bek ~ aşap etedi: yaptığını çok özen göstererek yapıyor, bizge ~aşağandı: bize iltimas etmiş, aşarğa ~üm barmaydı: yemeyi içim kaldırmıyor, ~ün basmak: içi rahatlamak, tatmin olmak, endi ~üñü bas: artık içiñ rahatlasın, ~ü bulğanmak: midesi bulanmak, içi bulanmak, ~üm cer bıla teñ boldu: kalbim dünya kadar oldu, dünyalar benim oldu, ~üne cetmek: tatmin etmek, memnun etmek, igi işlep atasını ~üne cetdi: iyi çalışarak babasını memnun etti, kişini ~üne cetallık tülse: kimseyi tatmin edemezsin, ~üñe cuk kelmesin: kalbine bir şey gelmesin, ~üne kelmek: kalbine gelmek, aklına gelmek, ~üme kelgenni aytayımmı: kalbime geleni söyleyim mi, ~ keñdirmek: oh çekmek, içini rahatlatmak, Stalin ölgeninde oh dep bir ~ keñdirdik: Stalin ölünce oh diye içimizi bir rahatlattık, endi ~ keñdir: artık oh çek, ~ü külmek: içinden gülmek, ayıplamak, anı etgenine kölüm külgendi: onun yaptığını ayıpladım, ~ü kalmak: gönlü kalmak, üzülmek, kırılmak, kalbi incinmek, çakırılmağanıma ~üm kalğandı: davet edilmediğime kırıldım, ~ tapmak: destek bulmak, cesaret bulmak, arabin ol kimden ~ tabadı: acaba o kimden cesaret buluyor, ~ü takır bolmak: duygulanmak, içlenmek, hüzünlenmek, rikkate gelmek, tişirıv cılağanında meni da ~üm takır boldu: kadın ağlayınca benm de de kalbim sızladı, bayramda bir cerge cıyılırğa madar tapmağanıbızda ~übüz takır boldu: bayramda bir araya toplanmaya imkân bulamayınca hüzünlendik, ~ü tartmak: içi çekmek, canı istemek, aşarğa ~üm tartmadı: yemeye canım çekmedi, ~ü uşathança: canının istediği şekilde, gönlünce, ol ~ü uşathança etedi: o gönlünce yapıyor, ~üne çapmak: içine dokunmak, açı şibiji ~üme çapdı: acı biber içime dokundu, ~üne tiymek: ağır gelmek, dokunmak, halıva ~üme tiydi: helva ağır geldi, cavlu et ~üme tiydi: yağlı et dokundu, ~ü çıkmak: soğumak, sıtkı sıyrılmak, andan ~üm çıkğandı: ondan soğudum, ~ etmek: cesaret vermek, maneviyat vermek, ~ü ullu bolmak: gurur duymak, iftihar etmek, karnaşımı alçılık alğanına ~üm ullu boldu: kardeşimin birincilik almasıyla gurur duydum, cavnu kaytardım dep ~üñ ullu bolmasın: düşmanı geri çevirdim diye mağrur olma.

Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)

köl

göl, havuz, birikmiş su,I, 104; II, 79, 265; III, 135, 137, 357, 360

denizin kendisi,III, 136


Last searches: