kut
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
kut
и. иск. кот, бәхет
Explanatory Azerbaijani Dictionary (Orucovun, 2006)
kut
is. dan.
1. Topa, qalaq. Bir kut alma. Bir kut odun.
2. Qalın, sıx, gur, seyrək olmayan. İndi Rüstəmin qara kut saçları çoxdan seyrəkləşmiş və çallaşmışdı. M.İbrahimov.
3. Dəstə, toplu. Bir kut adam.
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kut
ı, 1. mit. koyu- kırmızı renkte peltemsi bir nesne parçasıdır, ki gûya tündük’ ten (bk.) geçerekkolomto (bk.) ya düşer ve bu nesneyi yakalayabilene talih getirir ( ancak onu yalnız iyi, temiz adam yakalayabilir; kötü adamın elinden ise, o bir gait parçasına döner); 2. hayatî kuvvet, ruh, can; kutum uçtu: fena halde korktum, ödüm koptu; kutu ketti: pek fazla arıkladı; kut ursun!: kahrol!; 3. talih, baht; 4. gûya hayvanları koruyan muska (içinde bir kurşun parçası bulunan keseye dikilen yedi tane sedef düğme ) ; 5. == kuttuu; taksır kanım amanbı! kut bolsun altın tağıñız folk.: han hazretleri afiyetteler mi?! kutlu olsun altın tahtınız; coruğan tüşüm kut bolsun folk. (iyiliğe) yorduğum düş kutlu olsun!
ıı= kutpa ı; kut cılbız (= temir kazık): kutup yıldızı.
Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)
kut-
v. to pour, scatter, spread
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kut
meymenet, alım, görünüm, cazibe, sempati; mutluluk, sevinç, neşe. Betinde ~u cokdu: yüzünde meymeneti yok, beti-kutu: yüzü görünümü, beti-~ kalaydı: yüzü görünümü nasıl, beti-~ ketmek: yüzü görünümü solmak, yüzü solmak; konak kelse ~ kelir, köp kelse cut kelir: misafir gelse mutluluk gelir, çok gelse açgözlü gelir (as.), sabiy üyge ~du: çocuk eve neşe kaynağıdır.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kut
kut, uğur, devlet, baht, talih, saadet, I, 85, 92, 164, 200, 272, 301, 304, 320, 384. 508; II, 177. 229 kut almak