katın
Kyrgyz—Turkish Dictionary
katın
karı (zevce), kadın, evli kadın; katın kılıp al-: karı olarak almak; katın baakı: kadına benziyen erkek: kadımsı (karakter v ehareketler itibariyle); kakçekenin katını: aşık oyununda her zaman kazanan veya aşık oyununa kendin iptılâ edercesinde kaptıran adam hakkınad böyle söylerler.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
katın
kadın, karı, eş. ~ almak: karı almak, evlenmek, a ~: a kadın, üydegili ~: çocuklu kadın, üylü ~: evli kadın, tul ~: dul kadın, tos ~: metres, kozlağan ~: doğurmuş kadın, lohusa kadın, kart ~: koca karı, yaşlı kadın, ~ alsañ koluña balta al (as.): evlenirsen eline balta al, ~ alırğa tebreseñ, katınsıznı aythanına karama (as.): evlenmeye karar verirsen, bekârın sözüne bakma, ~ı amannı sakal tügü çıkğınçı ağarır (as.): karısı fena olanın sakal tüyü çıkmadan ağarır, katınnı sıyın eri költürür (as.): kadının onurunu erkek taşır, ~ tabışlı bolsa, er ırıshılı bolur (as.): kadın doğurğan olursa, erkek bereketli olur, ~ tutabilmegen ~ın ser eter: karısını taşayamayan insan karısını sersem eder, ~ üsüne barğandan ese tıbırda kalğan aşhı (as.): karı üstüne gitmektense evde kalmak yeğdir.