karamak
Pure Turkish to Turkish (Kuleli)
karamak
1. Aramak, Bakmak
2. Bakmak, Seyretmek
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
karamak
bakmak, seyretmek, ihtimam göstermek, bakım yapmak (bakmak). Beri karaçı! Beri baksana! Karağanımda kele tura edi: baktığımda gelmekte idi, terezeden ~: pencereden bakmak, citi ~: sert bakmak, dikkatli bakmak, kıyık ~: yan bakmak, kötü bakmak, oğartın ~: yukarıdan bakmak, tögerekge ~: etrafa bakmak, suklanıp ~: imrenerek bakmak, xını ~: sert bakmak, kızgın bakmak, sınap ~: deneyip seyretmek, karap karağınçı: göz açıp kapayıncaya kadar, karap karağınçı tas boldu: göz açıp kapayıncaya kadar kayboldu, karağandan toymazça bir arivluğu bardı: bakmaktan doymayacak kadar bir güzelleği var, birinci karağanda: ilk bakışta, karağanlay turmak: sürekli bakmak, bakmaya devam etmek; avruğanña ~: hastaya bakmak, hastayı muayene etmek, sabiyge ~: çocuğa bakmak, karnına ~: karnını doyurmak, sürüvge ~: sürüye bakmak, sürüyü gözetlemek, gıday eçki suvğa karay edi da alkın caşma dey edi (d): boynuzsuz keçi suya bakarmış da henüz gencim dermiş, seyirge ~: seyre bakmak, seyretmek, allına ~: önüne bakmak, cerge ~: yere bakmak, mahçup olmak, üynü eşigi oramğa karaydı: evin kapısı caddeye bakıyor, aña karar cerim cokdu: ona bakacak şeyim yok, onun yardımına ihtiyacım yok, anı caşı töppesinden karaydı: oğlu tepesinden bakıyor, bılay karağanlayıma: şöyle bakınca, kart anasına igi karaydı: büyük annesine güzel bakıyor, arı beri karağız: öteye beriye bakınız.