hayır
Turkish to Pure Turkish Dictionary (Kuleli, 2013)
hayır
[Köken: Arapça] (iyilik) Yakşılık, İyilik, İzgilik
[Köken: Farsça] (olmaz, değil) Yok, Yo
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
hayır
I мод. сүз. юк; hayır, görmedim юк, күрмәдем
hayırс. хәерле, яхшы, изге; hayır haber яхшы хәбәр
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
hayır
Türkiye Türkçesi: hayır
Azerbaycan Türkçesi: ⱨeyir
Başkurt Türkçesi: ⱨäyir-sädäḳä iğilik
Kazak Türkçesi: kayır şapağat iygilik
Kırgız Türkçesi: kayır
Özbek Türkçesi: ⱨayr yaⱨşilik
Tatar Türkçesi: ⱨäyir iğilik sädaka
Türkmen Türkçesi: hayır
Uygur Türkçesi: ⱨäyr yaⱨşilik mehrivanlik
Rusça: dobro blago
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
hayır
Türkiye Türkçesi: hayır
Azerbaycan Türkçesi: ⱨeyr
Başkurt Türkçesi: yuk
Kazak Türkçesi: jok
Kırgız Türkçesi: cok
Özbek Türkçesi: yok
Tatar Türkçesi: yuk
Türkmen Türkçesi: yōk
Uygur Türkçesi: yak
Rusça: (çastitsa) net
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
hayır
¹ hayır, fayda, yarar, menfaat; gelir, kazanç. ~ almak: yararlanmak, ~ tapmak: fayda sağlamak, ~ etmek: hayırda bulunmak, ~ı cukmak: menfaati dokunmak, ~ı bolmağan zatla bıla küreşe: faydası olmayan şeylerle uğraşıyorsun, saklağandan ~ cokdu: beklemekte fayda yok, ~ eterge izleyme: hayırda bulunmayı istiyorum, ~ın körügüz: hayrını görünüz, bizge ~ı cukmağan işni ne eteyik: bize menfaati dokunmayacak işi ne yapalım? ~ı tiymek: faydası dokunmak, andan ne ~ ne hata: ondan ne fayda ne de zarar; malçılıkdan tañ kesek ~ alabız: hayvancılıkdan oldukça iyi gelir sağlıyoruz, sabançılık bıla malçılıkdan etgen hayırıbız bizge cetip ozadı: çiftçilik ile hayvancılıktan sağladığımız gelir bize yetip artıyor.
² pekâla, münasip, peki öyle olsun. Da ~: pekâla, evet tamam, anlaşıldı (genellikle 'da' kelimesiyle birlikte kullanılır). Tambıla da kelirge küreşirse ne? Da ~: Yarın da gelmeye çalışırsın değil mi? Evet tamam. Bizge sen da koşulsañ tab bolur edi. Da ~: bize sen de katılsaydın münasip olurdu. Pekâla.