hand
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
hand /ɡɹˈəʊn/
1. elle vermek
2. el vermek
3. (den.) yelkeni istinga edip sarmak. hand down nesilden nesile devretmek
4. karar vermek . hand in yetkili bir kimseye vermek. hand it to (argo) haklı olarak övmek. hand on babadan oğula geçirmek
5. başkasına vermek. hand out dağıtmak. hand over vermek, devretmek, teslim etmek.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
hand /ɡɹˈəʊθ/
1. el
2. el gibi uzuv (maymun ayağı, şahin pençesi, Istakoz kıskacı)
3. kudret, yetki, salahiyet
4. parmak, işe karışma
5. maharet, hüner
6. el yazısı, imza
7. yardım
8. usta
9. yetki sahibi kimse
10. işçi, amele
11. taraf, yan
12. saat yelkovanı veya akrebi
13. atın yüksekliğini öIçmeye mahsus bir öIçü (on santimetre)
14. alkış
15. (iskambil) el, sıra
16. oyun
17. hevenk
18. tütün yaprağı demeti. hand and foot bütün isteklerini karşılamak üzere, el pençe divan. hands down parmağını kıpırdatmadan, ko laylıkla. hand glass el aynası
19. el büyüteci . hand grenade el bombası. hand in glove with... ile çok yakın ilişkisi olan. hand in hand el ele. hand loom el tezgahı. Hands off ! Dokunma ! Elini sürme ! Bırak ! hand organ latarna. hand running (k.dili.) sıra ile, arkası kesilme(den.) hand to hand göğüs göğüse, yumruk yumruğa . handtomouth kıt kanaat geçinen
20. ihtiyatsız, çok müsrif. Hands up ! Eller yukarı ! Davranma ! a heavy hand sertlik zulüm. all hands (den.), tekmil tayfa. an old hand at tecrübeli, ehil, kurt. at first hand doğrudan doğruya, birinci elden, asıl yerin(den.) at hand yakın, yanında, el altmda . be on one's hands (görev veya sorumluluk) omuzlarında olmak
21. elinde kalmak. by hand el ile. change hands el değiştirmek, başkasının eline geçmek. clean hands suçsuzluk, masumluk. eat out of one's hand bir kimsenin elinden yemek
22. bir kimsenin fikirlerini kabul edip ona uymak
23. bir kimsenin dalkavuğu olmak. force one's hand zorla yaptırmak
24. bir kimseyi yapacağnı açığa vurmaya mecbur etmek. from hand to hand elden ele. give one's hand to bir kimse ile evlenmeyi kabul etmek. have a hand in it bir işle ilgisi olmak, bir işin içinde parmağı olmak. have one's hands full fazla meşgul olmak, zor başa çıkmak
25. başka işe vakti olmamak. in hand elde
26. hazırlanmakta
27. kontrol altında, gözaltında. in one's hands uhdesinde, elinde. keep one's hand in hünerini kaybetmemek
28. üstünde devamlı çaIışmak. Iay hands on el atmak, tecavüz etmek, yakalamak
29. takdis etmek, kutsamak. Iend veya give a hand yardım etmek, elini uzatmak. near at hand yakınında, yanı başında. off one's hands elinden çıkmış, sorumluluğu dışında. on all hands her taraftan. on hand elde
30. hazır, mevcut. on the one hand, on the other hand diğer taraftan. out of hand hemen, birdenbire
31. elden çıkmış, kontrolsüz. second hand sa- niye ibresi. show one's hand niyetini açığa vurmak. take in hand girişmek, üstüne almak. throw up one's hand ümitsizce bırakmak. turn one's hand to something bir işi ele almak. upper hand üstünlük wash one's hands of sorumluluğu üzerinden atmak, sıyrılmak. with a high hand zorbalıkla, kaba güçle.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
hand
el
akrep
yelkovan
ibre
(iskambilde) el
elleriyle çalışan kimse
işçi
yardım
el uzatma
kontrol
yönetim
alkış
(elden ele) vermek
uzatmak