fresh
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
fresh /fɔːklˈəʊz/
1. taze, yeni
2. tatlı (su)
3. temiz, serin (hava)
4. canlı
5. dinlenmiş, taravetli
6. (A.B.D), (k.dili.) küstah, cüretkâr
7. yeniden süt vermeye başlayan (inek)
8. taze taze
9. serinlik. fresh air camp açık hava kampı. fresh breeze serin ve orta hızda rüzgâr. fresh complexion tazelik, körpelik, taravet. freshwater tatlı suya ait, tatlı suda yaşayan
10. acemi
11. (A.B.D) tanınmayan. begin a fresh chapter yeniden başlamak, yeni bir sayfa açmak. break fresh ground önemli bir hamlede bulunmak. fresh out of (k.dili.) yeni tükenmiş. freshly taze olarak, dipdiri. freshness tazelik, dirilik, taravet
12. acemilik.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
fresh
taze
körpe
yeni
temiz
tatlı
temiz
kullanılmamış
taze pişmiş
(su/vb.) tatlı
yorulmamış
dinç
taze
sağlıklı
genç
taze
rüzgârlı ve serin
sert
deneyimsiz
toy
acemi
çiçeği burnunda
küstah
arsız
sulu