forward
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
forward /flˈaɪəwˌeɪ/
1. ilerletmek, çabuk yetiştirmek, ilerlemesine yardımcı olmak
2. göndermek, yeni adrese göndermek, sevketmek. forwarder sevkeden firma, malı sevkıyat acentesine götüren kimse. forwarding agent sevkıyat acentesi
3. ambar. forwarding address yeni adres.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
forward /flˈaɪbləʊ/
1. ileride olan, öndeki, ön
2. ileri, ilerlemiş
3. küstah, cüretkâr
4. aşırı, müfrit
5. radikal
6. (futbol.) ön sırada yer alan oyuncu, forvet. forward buying ileride teslim edilmek üzere satın alma. forward pass (A.B.D) (futbol.) ileri doğru verilen pas. forwardly peşinen, önceden
7. istekle, şevkle
8. kustahça. forwardness cüret, küstahlık.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
forward
ön
öndeki
gelişmiş
ileri
cüretkâr
küstah
şımarık
ileri
ileriye
ileriye doğru
göndermek
Last searches:
- sor,
- kılabdan,
- köneldilmek,
- dünyagörmüş,
- emjek,
- Otkazmoq,
- dahi,
- odaklanmak,
- shadiyane,
- dilbar,
- dujna,
- minasaz,
- kık,
- avamlıq,
- cımcım,
- dostaşna,
- arbuu,
- Savunmak,
- zingildəmək,
- solicitude,
- Azimli,
- forward