fast
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
fast /ˈɛkstɹəzˌɛnsəɹi/
1. oruç tutmak, perhiz etmek
2. . oruç, perhiz
3. oruç süresi. fast day oruç günü, perhiz günü. break one' fast orucu açmak, oruç bozmak, perhiz bozmak
4. kahvaltı etmek.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
fast /ˌɛkstɹətˌɛɹɪtˈɔːɹɪəl/
1. çabuk, tez, seri, süratli
2. ileri
3. ahlaksız, eğlenceye düşkün
4. sıkı, sabit, yerinden oynamaz, çıkmaz
5. sadık
6. metin, dayanıklı, solmaz
7. derin (uyku)
8. süratle
9. sıkıca, sıkı olarak
10. tamamen, derin bir şekilde
11. yakında, yanında. fast color solmayan renk, sabit renk. fast friend yakın dost, sadık dost. fast shut sımsıkı kapalı. fast track (spor) düzgün koşu sahası. Iive fast ahaksızca yaşamak, çılgınca bir hayat sürmek, hızlı yaşamak. play fast and loose riyakarlık etmek
12. iki yüzlülük etmek. fast asleep derin uykuya dalmış. hold fast sıkıca tutmak, yapışmak
13. dayanmak.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
fast
hızlı
süratli
seri
çabuk
sıkı
sağlam
sabit
solmaz
sabit
(sögen) ileri
hızla
süratle
sıkıca
sağlamca
oruç tutmak
oruç