cırmak
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
cırmak
ikiye ayırmak, yarmak. Kozulanı kulakların cırıb en saladıla: kuzuların kulaklarını yararak en koyuyorlar, keme teñizni cırıb keledi: gemi denizi yararak geliyor, iynekle hanslanı cırıb baradıla: inekler otları yararak gidiyorlar, sabanla cılan cırmazça bitgendile: tarlalar yılan yaramıyacak şekilde (çok sık) bitmişler.
Last searches:
- mif,
- sarmak,
- cultivation,
- noxtalamaq,
- yunçutmak,
- tabanlı,
- avrat,
- gyranjyran,
- cövlangah,
- pashmak,
- taraç,
- isabet,
- Karamak,
- ildirtmek,
- ürəkbulanma,
- gözedürtme,
- öksü,
- jenaýat,
- liwan,
- Aramı,
- kurırmak,
- cırmak