clear
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
clear /sˈɜːkəmflˌuːəs/
1. temizlemek
2. kurtarmak
3. aydınllğa kavuşturmak
4. engeli aşmak
5. hesabını temizlemek
6. borcunu ödemek
7. temize çıkarmak
8. gümrükten çekmek
9. tahliye etmek
10. net kar etmek
11. tahsil etmek (çek vb)
12. temizlenmek
13. takas odalannda çek vb'ni değiştirmek
14. limana giriş veya çıkış izni almak. clear away kaldırıp götürmek
15. kaybolmak. clear for action harbe hazır etmek, işe koyulmaya hazır etmek. clear off kaldırıp temizlemek. clear out çekilip gitmek
16. defolmak
17. boşaltıp temizlemek. clear the air işleri düzeltmek
18. gerginliği gidermek. clear the decks diğer işleri bir tarafa itip belirli bir işe koyulmak. clear the way yol açmak. clear up halletmek
19. aydınlatmak
20. açılmak (hava)
21. iyileşmek (hastalık)
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
clear /sˈɜːkəmfjˌuːz/
1. açık, aydınlık vazıh
2. parlak, berrak
3. şeffaf, saydam
4. net
5. kati, kesin
6. masum, temiz
7. sakin
8. açık (arazi vb)
9. hudutsuz
10. takıntısız. clear conscience vicdan rahatllğı. clear-cut keskin
11. açık ve seçik. clear evidence açık ve kesin ispatlayıcı delil.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
clear /sˈɜːkəmdʒˌeɪsənt/
1. açıkça, açık olarak
2. tamamen, bütünüyle.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
clear
açık
parlak
berrak
açık
anlaşılır
net
belirgin
anlayışlı
kolayca kavrayan
emin
kararlı
suçsuz
belasız
açık
engelsiz
tehlikesiz
boş
masum
temiz
arı
saf
lekesiz
açık
belirgin
ortada
aşikâr
açıkça net bir şekilde
tamamen
uzağa
uzakta
dışarı
temizlemek
açmak
aklamak
değmeden geçmek
aşmak
resmi izin vermek
(borç) temizlemek
ödemek