cik
Kyrgyz—Turkish Dictionary
cik
dikiş yeri; yarık , çatlak; koynök cikciginen sögüldü : giyim dikiş yerlerinden söküldü; cik acırat-yahat cik car- : ayrılık , nifak sokmak; cik acıratıl- : şimdi anılan fiilden mut , şeklidir; tap cigi acı-ratılgan yahut tap cigi açılgan : sınıflara ayrılma husule geldi; cik--cik bolup : dikiş yerlerinden sökülerek; ufak parçalara ayrılarak.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
cik
1. mafsal, oynak, eklem, boğum, ayrıntı. Barmaknı ~leri: parmağın eklemleri, boyun ~: kafa kaidesi ile omurga arasındaki eklem (atlas ve eksen kemikleri arasındaki eklem), nartüh sabnı ~leri: mısır sapının boğumları, kamişni ~leri: kamışın boğumları, ~ine deri: ayrıntısına kadar, ~ine deri tintmek: ayrıntısına kadar araştırmak, ~inden türtmek: mafsalına dürtmek (nasırına basmak anlamında deyim). 2. ~ derikleri kalmağandı: ‘’cik’’ diyecek kimseleri kalmamıştır, ~ deriklerin koymağız: ‘’cik’’ diyecek kimselerini bırakmayınız.