carav
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
carav
1. fayda, yarama, yarar, kâm, kâm alma. Kozuçuk sütden ~ etgendi: kuzucuk sütten kâm aldı, ~ etmek: kâm almak, faydalanmak, doymak. 2. ihtiyaç, iş. Kesi ~una aylanadı: kendi ihtiyacı için dolaşıyor, kesi ~una karaydı: kendi işine bakıyor.