box
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
box /bˈaʊ/
1. kutu, sandık
2. bir kutu dolusu miktar
3. hediye kutusu, hediye
4. loca
5. külübe (bakçi veya nöbetçiler için)
6. av külübesi
7. at arabalarında arabacının oturduğu yer
8. yolcu veya yük kompartımanı
9. mil yatağı, göz
10. müşkül durum
11. (gazet.) çerçeveli kıslm
12. (beysbol) oyuncuların topa vurdukları yer. box calf bir çeşit kahverengi buzağı derisi. box camera basit ve ayarsız fotoğraf makinası. boxcar kapalı yük vagonu, furgon. box coat kalın arabacı paltosu
13. arkası bele oturmayan palto. box drain kapalı lağım. boxfish sandıkbalığı, (zool.) Ostracion. box kite kutu şeklinde bir cins uçurtma. box number posta kutusu numarası. box office tiyatro, sinema ve stadyumda bilet gişesi
14. (k.dili.) bir temsilden elde edilen hasılat. box pleat plikaşe. boxwood şimşir kerestesi
15. şimşir, (bot.) Buxus sempervirens. inthe box (huk.) şahit kürsüsünde. boxlike kutu gibi.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
box /bˈɔːt/
1. el veya yumruk darbesi
2. tokat veya yumruk atmak (bilhssa kulağa)
3. boks maçına girmek
4. boks yapmak. boxer boksör.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
box /bˈaʊdʒi/
1. kutuya veya sandığa koymak
2. (gen.) "up" ile kutulara yerleştirmek, sandıklamak, ambalaj yapmak
3. (den.) orsada boca ve pupa ederek gemiyi yeniden orsaya getirmek. box the compass (den.) pusulaya göre kerteleri sırayla saymak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
box /bˈuːɪlˌabeɪs/
1. şimşir, (bot.) Buxus sempervirens.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
box
kutu
sandık
kasa
(mahkeme) kürsü
loca
kulübe
(the ile) televizyon
sınalgı
kutulamak
kutuya/sandığa koymak
yumruk atmak
yumruklaşmak
boks yapmak