boluş
Kyrgyz—Turkish Dictionary
boluş
I, r. tar. 1. <
Kyrgyz—Turkish Dictionary
boluş-
II, yardım etmek; taraftar olmak; sağa boluşpaymın : seni tutmıyacağım.
Explanatory Turkmen Dictionary (Kyýasowa, 2016)
boluş
iş ady. 1. Bolmak ýagdaýy. 2. Özüňi alyp baryş, gylyk-häsiýet, ýagdaý. Ýeri-how ýigit, bu nä boluş!
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
boluş
1. oluş, durum, sonuç. Haparnı ~un aytayım: hikâyenin oluş (şeklini) anlatayım, işni ahır ~u kalaydı: işin son durumu nasıl, işni ~una göre: işin sonucuna göre; 2. Hal (gr.). Baş ~: yalın hal, iyelik ~: (in) hali, tamamlavçu ~: (i) hali, orunlavçu ~: (de) hali, başlavçu ~: (den) hali, betlevçü ~: konjüge/çekilmiş hali, ~lada türlendiriv: hallerde değiştirme, hallere göre değiştirme, ~ calğavla: hal ekleri; 3. Kafkas kabilelerinin ekserisinde uygulanan adete göre, düğün esnasında damat ortalıkta görülmez, genellikle anne akrabalarından birinin evine misafir olur ki bu eyleme boluşğa barğan denir. Aynı sözcükten çeşitli kavramlar oluşturulmuştur: Boluş üy: damadın misafir olduğu ev, boluş ata: boluş evinin babası, boluş ana: boluş evinin anası, boluş caş: damat, boluşha kirgen: boluş evine gitme eylemi, boluştan çığarğan: düğün bittikten sonra damadın boluş evinden çıkarılıp kendi evine götürülmesi.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
boluş
sõzle yardım· I, 367