better
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
better /bɪspˈɒt/
1. daha iyisi
2. (çoğ.) (akıl servet v.b.'nde) kendinden üstün kimseler
3. üstünlük
4. islah etmek, daha iyi şekle sokmak
5. önüne geçmek. get the better of galip gelmek, üstün olmak.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
better /bɪspɹˈɛd/
1. daha iyi, daha güzel
2. daha çok
3. daha iyi bir şekilde, daha ziyade. better and better gittikçe daha iyi. be better off daha iyi durumda olmak. better half eş. for better or for worse iyi de olsa, kötü de olsa, anca beraber kanca beraber. get better iyileşmek. He had better not. Yapmazsa daha iyi eder. (I.) had better go Gitsem iyi olacak. So much the better Daha iyi ! iyi ya ! isabet. (I.) think better of düşünüp fikrini değiştirmek.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
better
daha iyi
daha yakşı
yakşırak
gelişmek
daha iyi bir hale gelmek
Uyghur—Turkish Dictionary (Kurban, 2016)
better
f. Beter, daha fena, daha kötü. Undin better – Ondan beter; ondan daha kötü.