ağaç
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
ağaç
и. агач; ağaç dikmek агач утырту; ağaç mantarı агач гөмбәсе
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
ağaç
Türkiye Türkçesi: ağaç
Azerbaycan Türkçesi: ağac
Başkurt Türkçesi: ağas
Kazak Türkçesi: ağaş
Kırgız Türkçesi: cığaç
Özbek Türkçesi: däräht
Tatar Türkçesi: ağaç
Türkmen Türkçesi: ağaç
Uygur Türkçesi: yağaç däräⱨt
Rusça: derevó
Kyrgyz—Turkish Dictionary
ağaç
.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
ağaç
ağaç. ~ kabuk: ağaç kabuğu, ~ carğan: ağaç dilen, ağaç yaran, ~ carmak: ağaç yarmak, ~ carıvçu: ağaç yarıcı, ~ bit: ağaç biti, ~ at: tahta at, ~ cıkkır: tahta fıçı, ~ çavul: ağaç yığını, ~ çelek: ağaç kova, ~ işlemek: ağaç işlemek, ~ kakkıç: su değirmeni taşının üzerinde konulan ve tak tak sesi çıkaran tahtacık, ~ kalak: tahta kürek, ~ kaşık: tahta kaşık, ~ kesivçü: ağaç kesici, ~ kesmek: ağaç kesmek, ~ kıyır: tahta kenar, tahta köşe, ~ kotur: ağaç yumrusu, ağaç uru, ~ koyan: sincap (zoo.), ~ kulak: ağaçlıklı vadi, ormanla kaplı vadi, ~ kömür: ağaç kömürü, ~ kurt: ağaç kurdu, ~ senek: ağaç dirgen, annat~ tavuk: ağaç kakan (zoo.), ~ tokmak: ağaç tokmak, tahta çekiç, ~ tük: yosun, ~ usta: dülger, marangoz, köçer ~: eksen, dingil, çepken ~: dokuma tezgahı, sal ~: tabut, suv ~: kovayla su taşımak için boyuna asılan iki ucu çengelli ağaç, asmak ~: darağacı, köt ~: dipçik, ~ atha minmek: omuz atına binmek, tabuta konulmak, ~ kişi: yalnız yaşayan vahşi adam, ~ha baltasız barma: ormana baltasız gitme (d), ~nı başın kesseñ tübü kalır: ağacın başını kesersen dibi kalır (d), ~ cerni cırayı, kiyim erni cırayı: ağaç yerin güzelliği, giyim erkeğin güzelliği (d), ~ha örten tüşse kurğağı, çiyi da canar: ormana ateş düşse kurusu, yaşı da yanar (a.s.), ~nı uzunu arkav bolur, adamnı uzunu calkav bolur: ağacın uzunu kiriş olur, adamın uzunu gevşek olur (a.s.), ~ halkğa altındı, issilikge salkındı: ağaç halka altındır, sıcaklığa gölgedir (a.s.) ~ çirise özeginden çiriydi: ağaç çürürse özünden çürür (a.s).